kitaplardan fener yaptım
yolumu aydınlattım
gündüzümü, geceme
gecemi, gündüzüme kattım
aydınlandım...
Sevgiden geri kalan, bende bir elem var
Hala içimde yanan bir kızıl alev var
İnan ruhumda ruhun, gözlerimde sel var
Dökülen ak saçlarda, bitmeyen hasret var.
güneş gündüze
yıldızlar geceye
tutsak
ırmaklar akağına
ağaçlar toprağa
'bir lokma, bir hırka' için:
elleri gresli
gözleri yorgun
yüzleri üzgün
minikler gördüm
yansıyordu hüzünler
kentin
ıslak kaldırımına
ay ışığında
bastıkça taşlara
Yirmilerden, Atmışlara
kadar açıktı hava
sonra
gözler bağlandı
körebe oyunu başladı
kanadı kırık bir kuş gibiyim
salsalar uçamam
bendi yıkılmış baraj gibiyim
ne kadar ağlasan dolamam
dalından düşen meyve gibiyim
arkadaşım
sırdaşım
sevgili gitarım
seninle
ne güzel günler yaşadık
prangaya vurulmuştu duyguları
yetimhanenin soğuk taş duvarlarında
Oliver'ın
bilmediler
bilemediler
Günün şiiri olması gerektiğini düşündüğüm bu şiirden anladığım, yetimhanede büyüyen yetim bir çocuğun, rüya görmeyi, kederi ve umudu bilmeyişi, yetimhanenin taş duvarları arasında yaşamının bir tükürük izi kadar değersiz oluşu ve bu taş kanatlar nereye savurursa oraya gidişin bir mecburiyet olduğunu ...