Ey nefis! Hesabın çetin olacağı O gün,
Bak hayatına an'ın hesabını ver bugün.
Her nefes gibi uhrevi alemi çek içine...
Ve boşalt dünyayı toprağın derinliğine...
Gün beyaza çalarken rengini
ışıltıları geldi ummandan güneşin.
sıcacık saracaktı beni belki
sinemde eritemediğim buzlara rağmen.
Ne tür hayallere gebeydin ki,
Seni boğmak üzereydi
Hakikate isnad edilmiş yalan.
Kaçmak çözüm olmalıydı belki.
Veya vuzûha erdirmeliydin hayatı.
Fakat hiçbirisi olmadı,
Yasamın ufukta gösterdiği o ince noktada,
Yüreğim semada, akan yaşlarım avuçlarımda,
Yedi kat göklere hasret çığlıklarım ulaşmakta.
Kulaklarım feryadıma ses veren yasin duymakta.
Zaman su misali gece ve gündüzü doğurmakta,
Sevgili Resul gönderiyorum kalbimden
Tükenmemecesine ebedi sevgimi.
Biliyorum icabet eder bırakmazsın asla.
Selamlarını gönderene selamlarını,
Sevgisini sunanlara sevgini verirsin.
Ey dildar! aramızdaki engeller nedir?
Söyleyin sizi bana yaklaştıramayan.
Na mütenahi muhabbet edin ne olur?
Kalmasın aramızda aşılamayan...
Ey insan! İyi bil ki; Yüce, azim ve mükerrem bir dinin var.
Seni inancının doruklarına ulaştıran mukaddesad'ın...
Kat'i bu dine, mukayyed kaldıkça asude de ve ranada sın.
O halde sıkı bağlan hürriyetine zira bu bedr'de güvenin var...
Beyazıt meydanında bir tarih daha yazıldı.
Öyle bir topluluk vardı ki mahşeri andırdı.
Sağnak sağnak yağan yarmurla nur rahmetin yağdı.
Yüreklerimizi ve yüzlerimizi okşadı.
Lailaheillallah pak gönüllerden boşandı.
Nevm ki, dinlendirir bedenimi belki ama;
Düşüncelerim yorgun, ve yırtarım geceyi.
Toprakla eş değer olur, yorgan vücuduma.
O vakit te ruhumdan kaldırırım perdeyi.
Gözlerimde kırmızılık, yüreğimde hicran.
Ay'a baktım,
Ay'a yüzün yansıdı.
Suya baktım,
Aşkın ruhumu sardı.
Artık güneş oldu ruhum,
Hem sana, hep sana yansıdı...
ÇOK GÜZEL BİR ŞİİR DİLİNİZE SAĞLIK NE MUTLU SİZİN GİBİ ŞAİRLER VAR İNSANIN MUTLU EDİYOR MISRALARI OKUYUNCA
TŞK.