Bir masal, şarkı gibi aşkımız.
Sevdalar ülkesine yelken açan.
İki isim vardı o ülkede;
Gönül ateşi sen ve
Gümüş bakışlı ben.
Leyla ile Mecnun yani.
Önceleri söylenecek sözlerin ardında dolaştınız.
Umut pervanesi dönerken ufuk aydınlğında,
Vuslata eren ruhumu nirvanaya ulaştırdınız.
Söyleyin şimdi hangi şarkı var dimağınızda?
Söylenmedik bir şarkı bulun sevgiye dair.
Sabrı yorgan misali çektim yorgun hayatıma,
Dayadım kendimi alemlerin padişahına.
Yıkılmazdım artık nur elleriki ellerimde,
Yabancı eller edemezdi beni Ondan cüda..
Bak ey dildar!
Gönül ateşi ile
Ezel güneşini
Alıp avuçlarımın içine
Sana geldim.
Hicranla dolu,
Gözlerime her bakışında bir umut ışığı sarıyordu benliğimi
Sen yanımdaydın, seviyordun, beni görmekteydi sadece gözlerin
Şimdi uzaklarda ve başka gözlerde olsanda bakışların mıh gibi bende kaldı
unutma şimdi sevgili ben umudun bittiği yerdeyim ve seni anmaktayım.
Derin bir nefes gibiydin seni soluyordum her adımımda
Zaman akrep, yelkovanda değil,
Güneşin yüzündedir.
Zaman gece ve gündüzde değil,
An'ların tadındadır.
Can yarim, şah-ı aşkım, pir peygamberim!
Sana has hasretimle kapına geldim.
Gül bahçenin güneşine pervaneyim.
Letafet sahibi, müşfik peygamberim.
Sözlerini tek tek dilime doladım.
Dünya, yaratılmışların sadece misli.
Dünya varki, yüreklerde,
Sanki fezalar üstü bir feza.
Rükular ve secdeleriyle
Hazza erenlerin dünyası,
Sırf Rablerinin rızasını arayanların dünyası.
Yalnızlık bazan sürgün durağım olur.
Ruhumda hicran,hayalimde yar olur.
Kelimeler gelsede dilime bir an,
Leb söyleyemez düşünen bir lal olur.
Uzletim derunimde inilti olur.
Zenginlik aradılar hiçlikte buldular.
Beyhude düşünenler doymak bilmediler.
İhtiras sarmıştı çaresiz ruhlarını,
Asilliklerini kaybetmiş avareler.
Oysa yüce kelama kulak vermeliydiler.
ÇOK GÜZEL BİR ŞİİR DİLİNİZE SAĞLIK NE MUTLU SİZİN GİBİ ŞAİRLER VAR İNSANIN MUTLU EDİYOR MISRALARI OKUYUNCA
TŞK.