Dimağımda ki tüm heceleri,
Okuyabilmek için dilimin ucunda gezdirdim.
Lâkin yaşadığım hicrana hiç bir isnat,
Hiç bir malumat bulamadım?
İstedimki mazi dile gelsin,
Ruhum dört mevsimi, aynı anda yaşamaktadır.
Aynı anda hem ılık, hem serin, hem sıcak, hem soğuk.
Dimağım sürgün hallerden yorgun düşmüştür.
Bırakın bizi ey zalimler!
Yaz' da kalmalıyız artık.
Ey ab-ı hayatım! Kandıkça kandır
Ağzından bir şerbet içir bana ne olur?
Bal olsun ki hasretime ilaç olsun.
Damarımda dolaşan kanım ol ne olur.
Ademiyane cevap ver sevgime ne olur?
Ey sevgili çağırdın ruhlara haz verici hayata.
Mağfiretini, cennetini vadettin Ademoğluna.
Koşmak müştakına kaldı ebedi sürecek sabaha.
Davetine icabet ki erişene dek dergahına...
Gökyüzünden dökülen her yağmur tanesi sayısın ca,
Erguvan ağaçları donatmış bulvarları.
Engin ve eşsiz muhabbet doludur dalları.
Lakin bir bulvara girdim ki sükut hakimdi.
Muhabbetleri sadece sükutları idi.
Zira esrarlı lisanları gönülleriydi.
Yüce Rabbimiz, çağrına olumlu cevap vermemizi nasip et.
Hiçbir şeyin fayda vermeyeceği günden bizi muhafaza et! .
Arzuhalimi işittimi gönül dergahın?
Uyandımı en meçhul zamanlardan,
hakikat perdesini araladımı gözlerin?
Namütenahi sevdamı iliklerine kadar
hissedebildi mi karargâhın?
Ey sevgili!
Hem-halim olsun ki hayat ırmağında,
Daim müştakı olayım aşk yolunda.
İkimiz aynı bedende bir ruh gibi,
Aşık ve maşuk ebedi aşiyanda.
Gizli, saklı, derin bir ben vardı benden içeri.
İdrak edemedi hiç kimse, hiç bir vakit beni.
Göremediler nedense kalbimde ki iksiri.
Duyamadılar daima esen sevda yelimi...
Sevdamız yeşilin maviye iltica etmesiydi.
Sevinç yurdunda sabahın dili gibi.
Su renginde berrak nağmeleri
Yüreğimize akıtıyorduk.
Hazan yeli değmesin istiyorduk.
Taze hayat üflediğimiz gönüllerimize.
ÇOK GÜZEL BİR ŞİİR DİLİNİZE SAĞLIK NE MUTLU SİZİN GİBİ ŞAİRLER VAR İNSANIN MUTLU EDİYOR MISRALARI OKUYUNCA
TŞK.