Dogmatik güneşlerin taklit aydınlığına inat
Güneş bu defa Ege’den doğacak.
Zihnimin içi yatmadan yatmaya
Kalıpların içinde, uyuyamıyorum.
Bir an gelip dalıyorum.
Sırmalar içinde doğuya yayılıyor,
Hazinenin tapusuna
Unsur idim yapısına
Nazır ile hazır oldum
Selam olsun hepisine
Gün aşırı derdest idim
Kapalı balkonum, filtre kahvem, sarma sigaram
Bir umutla salınan gençliğimiz
Savaşım içinde, oradan oraya
Biliyorum şimdi attın bacak bacak üstüne, masa altında
Ne geçiyorsa aklımızdan, yarısı aklımızda
Ekiz bebe beledi
Ahir zaman elime
Bir lakırdı doladı
Susa gelmiş dilime
Sayıl, yeşil ne demek
Turist olarak geldiğim kentin kıyısında
Varsayımsal ıslak bir banka oturmuşum
Koca beton boşluğunu
Kıçımın bir lobu ile doldurmuşum
Uçuşun martılar uçuşun
Yaz sabahı soğuğunda
Sudan çıkmış balık gibi
ceplerimde ellerimi
menzilimde Karaköy vapur iskelesini aradım
Sudan sebepler ışığında
Kediler gezinir postallar arasında
Griye bu sarı, bu kahve, bu kızıl,
yani bu yaprak tozları yakışır.
Ankara’ya bir Eylül yaklaşır
Kastamonu’ya bir Nisan
Şafak #yüzellisekiz# şu an
Daha çok yaban ilde, yolda belde
Sımsıkı tutarak ilkin bir elde
Çantalarımda gezgin öylesine
Sayısız seyahat üstesine
Diyardan diyara savrulmuş
Üredikten sonra dahi kavrulmuş
Artık Batıkent koyu yeşil bir buluttur.
Dev bir çam ağacıdır, dalları meyvesiz.
Bozkır çiçeğidir, hakikaten sanatoryum.
Ekserisi uçurtmaları vurulanların
az katlı meskenidir.
Ruhumun şehrinin köşe yanı, yaşayan dünyanın ta içidir.
Çakılsız bir kumsalda göklere uzanmak
yalın ayak
Kızıl toprakla uğraşmak
terlikleri çıkararak
hatta yalın ayak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!