Ne kadar gardım varsa düşüyor,
Surlarından bir tek taşı görünce!
Ulubatlı oluyorum burçlarında,
Dalga, dalga kabarıyor yüreğim,
Binlerce yıldız kaydırıyorum içimde,
Tutsak yüreklerin kafeslerinde,
Pencereler ne vakit açılır sence?
Zaman zehir midir yoksa ilaç mı?
Bulunur mu deva, onda her derde?
Bir yıldız kayması mesafelerde,
Bozkırda bir feryat yetişin!
Ekranda bir talk show tepişin!
Meydanda memur duyun sesimizi.
Sahada futbolcu sayın gollerimizi.
Üniversitede öğrenci, gözünde yaş.
Utanıp sıkılmaz yaşayan binbir baş.
Varlığının getirdikleri,
Yokluğunun aldıklarına kıyasla,
Denizde kum tanesi...
Sağlam basan ayaklar,
Gür çıkan bir ses,
Parlayan göz bebekleri,
Varla yok arası durumlar,
Varla yok arası insanlar kadar,
Can yakıyor...
Düşün ve öyle gel.
Olmazsa olmazlığın,
Bulutlar küme küme siyah ve gri,
Hırçın bir rüzgar vücudumu sarıyor.
Aniden vuran ışık penceremden içeri,
Karanlık köşelere sanki hesap soruyor.
Gök gürlüyor ardından, bütün haşmetiyle,
Korkmuyorum derken bile korkuyoruz.
Akmayan gözyaşları vardır,
Birşeyler engeldir damlamalarına.
Boğazında düğüm,düğüm kalır,
Kalır da dışarıya vuramazsın.
Benzemez o başka ağlamalarına...
Kaç kez ıskaladıysan hayatı,
Sancılar çekiyor,yangın yeri yüreğin.
Bin parçaya bölünüp, küçülürken bedenin.
Büyüyor evren ruhunun aynasında,
Derin boşluklara uzanıyor ellerin.
Acıyı tadıyorsun hasretin eşliğinde,
Keskin bir kılıçken, gerçekler üzerinde.
Bitmişti cümlelerim,
Bittiğini sanmıştım sözlerimin.
Yanılmışım...
Eflatun düşlermiş gördüklerim.
Bazen, hemen yanıbaşında oluyormuş,
Özlediklerin...
Tüm şehitlerimizin anısına...
Olmadı, olamadı önünde bendin,
O kara günlerde gayrette sendin.
İmkansız sandılar, düşmanı yendin,
Canın pahasına savaştın Mehmedim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!