Sessizdir geceler.
Kahkahaları da, hıçkırıkları da,
Dinler.
Dilsizdir geceler.
Kimseleri de, kimsesizlikleride,
Sessiz sedasız göçler olur.
Düşünceden düşünceye,
Kalpten kalbe,
Bir hayattan, diğerine.
Tarih durur,
Kalem durur,
Bana öyle bir bilim söyle ki;
Neden senin gözlerinde,
İçimdeki gökkuşağını gördüğümü anlatsın.
Sonra, o her rengin, her tonu ile,
Yıldızları nasıl boyayabildiği mi?
Şimdi vazgeçmek vakti.
Senden, benden, bizden,
Her şeyden.
Lacivert bir akşam üstü,
Dudaklarımda tarifsiz bir tebessüm,
Adımlarım, göğe doğru koşarken.
Alarmlar kurdum,
Kalp ritmime.
Sana on kala,
Sen ‘i beş geçe,
Sen buçuk,
Sen çeyrek,
Durulur mu dersin bu deli taylar,
İçimdeki yangın, bu asi kuşlar.
Kaç bahar sonrası gelir ki yazlar,
Gurbetten gurbete koşar dururum.
Üst üste eklenir nice sevdalar,
Sana bakınca gördüğüm
Adanmış bir ömür,
Mücadele, gayret, sabır.
Ama en çok emek,
Ama en çok sevgi…
İlmek ilmek ördü hayat
Kaç geceden kaç yıldızı
Gözlerine kondurdun sen?
İçlerinde dipsiz kuyu,
İnebilsem, varabilsem.
Beklemenin sancısını,
Ayaz, ayaz çekebilsem.
Zümrüdü Anka ile
Kaf dağına kanatlandım.
Heybemde;
Alâaddin’ in lâmbası,
Bir arşın minare gölgesi,
Bir tutam da davul tozu.
Bir şey var;
Tam orada,
Yıldızların arasında,
Yakın.
Hani elini uzatsan,
Konuşacak gözleri.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!