Taht gibi bir divanda
Kanatların arasında bir sofra.
Yuva yapmış her bir hayal,
Dışarıdaki rüyaya...
Sen git şimdi, tüyünle akçesin,
Ellerin arasında damlayıp, kayıp gitmektesin.
Neye baktığımı sanıyorsun
Neyde kurudugumu veya ağız kavgası yaptığımı!
Kuşlarla yaşıyorum ve onların kavgasına sahibim ,
Minik yürekleri ve minik yerleri
Ve benim acıyla tutunduğum sandalye!
Ve benim asfalta gizlenmeyen yolum, bir noktaya
Merhaba
Defterimde kuruyup unutulmuş çiçek
Orta yerinde açmadın göğsümün
Büsbütün dökülmüş, üşümüşsün büsbütün
O yüzden uyumayı düşün
Hatırlanıp tekrar büyümeyi düşün
Bu çizgi, bu desen
Benim başıma koyamadığım şey
Ve bu kumaş,
İçinde yünün ta kendisi!
İçinde örülün
Tek efendi!
Aç
İçini iç edip yaz
Kırkayağının her biriyle yere bas
Uzaklaş
Ağırlaşmış beyninle
Dallara çarpa çarpa
Parmağının ucundan yazmışsın hasretini
Damıtmış öpüşleri,
Lekelemişsin günahları,
Arada bir kısaltmış büyük günleri
Belirtmiş,
Mutsuz gözyaşları!
Ağzımla fırlattığım ıslık
Enseme yetiştikçe burkulur yastık
Söz olur, duyulur, köşede kıvransamda olur
Uyurken ört üzerimi, ışığı sustur, nabzımda dur.
Nasıl vardık bir noktaya,
İyi muhabbetin gelmez sonu.
Derin nefesler olurdu, arada
Dururdu zaman.
İki dil arasında gidip gelen,
Bir kalem olurdu.
Ne istediğimi bilmediğim zamanlar oluyor
Yalnız şunu iyi biliyorum
Sensiz yapamadığım zamanlarda oluyor
Bir yetimin saçları ne kadar ıslak
Dokunulmamış ve bakıma muhtaç olur ki
Benim yetim gönlüm
Avuçlarda beliren vicdan susuzluğuna
Elbet bir nehirim ben
Yap kıyas sızar boğazına kana kana
Geçerim sıkışmış dağlarla zoraki vadilerden
Yani kalıbında darlanan kırık kalplerden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!