Garip olan ruhlarımızın kirliliği
Ve aşk çeşmesinde
Yıkanması gereken bir kir.
Elimizde, gözümüzde
Ve nihayetinde
Kaçak günlerin eşgaline sığındım
Sabretmeyi o günlerde öğrendim ben
Kaçardım eksik bırakılmış insanların
Hecelemeden düşük yapan cümlelerinden
İmkansızlıgın boşvermişliklerinden
Tası, tarağını topla
Sandalına geç,
Çek sandalcı çek!
Uzaklaşalım burdan
Belli belirsiz görüntüler
Beliriyor suda
Hayvansal bedenlerin bir deri kiriydi,
Bu çagda ateş, çeker havayı havadan
Seni dostdan da eder,
çevrenden, yardan.
El güneşsiz olsa da
Gözdeki yaşların hayali için
O hengâmede bir adet mendil bıraktım
Dedim ki bu sınır....
Ya uykuyu kafanızda yatırın
Ya kafanızı uykuya batırın
Yasaklar kendini aynı gökte,
Bu bir ani yazış hareketidir!
Oldukça yağmurumla, düşüyorum.
Sor, kaç parçayız yerde
Kaç parçaya bölündük, bu haberle
Beynimizin ucu karıncalanıyor
Bomba patlarken, bir manşette
Sen bakınca
Öyle dalar,
Toprak çimene...
Neye öttüğünü bilmez kuşlar
Sonra şarkı
Dalıp gidene...
seni anlamak
hangi yaprağın
nereye düşeceğini
düşünmek gibidir.
durakta sonu bekleyen,
Yazdığım kitaptan
Evvel sayfalar içinde
Yüzünün gölgesinde
Bilmem kaçıncı baskıyı okuyacağım
Sözlerinden
Seni nasıl anlatabilirim
Her yumduğum da gözlerimi
Kafamın içinde bir yerlerde sesin
Karanlığa bir mum gibi aydınlık!
Yüreğimin en alacasında yüreğin
Seni nasıl anlatabilirim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!