Halil Şakir Taşçıoğlu Şiirleri - Şair Ha ...

_____________”Ölmüş kardeş etini acep nasıl yerdiniz?
_____________Bakın hep tiksindiniz ve nasıl ürperdiniz! ”
__________________Hucurat suresi, 12. Ayet.(mealen)


İftira, gıybet, yalan, ölü kardeşin eti...

___________Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini iyi bil!
________________________________________Hadis-i şerif

________________________.yaşlılık gelmeden önce gençliğin,
_________________________hastalık gelmeden önce sağlığın,
_______________________.fakirlik gelmeden önce zenginliğin,

Artık vahiy gerekmiyor, kitapsız resuller çıktı!
Korkarım Allah'ın bile ruhsatını alacaklar (!)
Çıkageldi bir bezirgan, nizam-ı alemi yıktı;
Bilmem bundan daha derin ne kadar alçalacaklar?

Hepsi okumadan hafız, Cebrail bile şaşırdı!

Nihayet katlettiler dolaşan ruhunu da...
Türk diye bir sentezi nereden buldun Atam?
Bize tebelleş ettin soysuz güruhunu da! !
Oysa, sen bu milleti kurtaran kuldun Atam...
Nerden çıktı bu millet, şapkalı mantar gibi?
Nasıl tarttılar görsen hassas bir kantar gibi?

Mutluluğun ön şartı açılan yollar mıdır?
Bölünmüş yol yaparken tuttuk milleti böldük!
Yoksa huzur, açılan sımsıcak kollar mıdır?
Bir kez sarılamadan hep o yollarda öldük...

Milletçe "bu yollarda beraber yürüyorduk; "

O güzel gözlerini, her an yâd ediyorum.
Öyle çok özlettin ki, yerlere sereceksin!
Hasretin ne kadar zor, hep feryâd ediyorum
Beni bir duyabilsen, sen de hak vereceksin...

Canımı çektirmeye, yapıyorsun bunları...

Birkaç kılıksız görüp ümidimi kesmiştim!
Oysa genel görünüm hiç de öyle değilmiş…
Bu mu gelecek nesil diye biraz esmiştim!
Baktım gençlerin çoğu, ağaç yaşken eğilmiş...

Kılık kıyafetleri moral bozuyorsa da,

Anayasada Vişne Sopası

................................................Nush ile uslanmayanı etmeli tektir
................................................Tektir ile uslanmayanın hakkı kötektir...Ziya Paşa

Gözlerim yollarda kaldı, bir puslu bakış gibi...
Söz verip de gelmedin ya, hep camlarda beklettin!
Bahar geçti, yaz tükendi, gelen kara kış gibi...
Günlere gün, aylara ay, yıllara yıl eklettin!

Ne gidişti saçlarını savurup o gidişin!

Bir becerebilseler İmralı cânisine;
Halı döşeyecekler terörün bânisine!
Hiç sormayın acaba bu işin mânisi ne?
Üzgünüz, halı için önce bir köprü gerek!
Ya da, deniz dibinden sererler sürünerek...