Neler neler ettirdi
Gördüğün bu hal beni
Dosta yüz çevirttirdi
Bülbül iken lâl beni
Hiç tutup kollamadı
DÜNDEN DAHA HIZLI
“Eski zamanlarda bir kral; saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurur, kendisi de pencereye oturarak bakalım neler olacak diye başlar beklemeye.
Ülkenin en zengin tüccarları; en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer gelirler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girer. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirir, halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyor derlerdi.
Sonunda saraya meyve ve sebze getiren bir köylü çıkagelir. Sırtındaki küfeyi yere indirip iki eli ile kayaya sarılır ve ıkına sıkına itmeye başlar. Sonunda kan ter içinde kalır ama kayayı da yolun kenarına çeker. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzeredir ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu görür. Açınca bir de ne görsün, kese altın doludur. Bir de kralın notu vardır içinde, ‘Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir’ diye yazmıştır kral.”
Hayat aslında uzun bir yol, bizler de üzerinde son menzile varmak için yürüyen yolcular değil miyiz? Yol üzerinde nice engellerle karşılaşırız. Biliriz bu yolun geri dönüşünün olmadığını. Onun içinde çıkan engelleri elimizden geldiğince, gücümüzün yettiğince kaldırmak, yolu açmak çabası içine gireriz. Hayata engelli koşu dersek bizlerde yarışmacı koşucularız. Her atladığımız engel başarımızdır aslında. Onun içinde hızlı olmalıyız; hem de…
SENSİN…! DALGALANDIRACAK BAYRAĞI
Hayal kurmak belki de en büyük mutluluktur. Hayat boyu nelere hayal kurmayız ki? Gün olur sevdalanır, sevdalımız için hayal kurarız. Gün olur bir fikir belirir yüreğimizde, o fikrin çilesini çekerken hayal kurarız. Uğruna can feda dediğimiz vatan için hayaller kurarız. Her hayal gerçekleşmez ama ne derler “hayali ömre değer.” Hayallerin çok çalışmakla bir gün gerçekleşebileceğine ilişkin küçük bir hikâyecik.
“Japon çocuğun tek hayali çok ünlü bir karateci olmaktı. Fakat ailesi buna izin vermezdi. Bir gün talihsiz bir kaza sonucu çocuk sol kolunu kaybetti.
Ailesi çocuğun moralinin çok kötü olduğunu görünce ona bir karate hocası tuttu. Hoca ilk dersinde çocuğa karsısındakini sağ koluyla tutup üstünden savurmayı gösterdi. Hatta ikinci, üçüncü ve sonraki bütün derslerde hep aynı hareketi yapıyorlardı.
Çocuk bir gün hocasına 'hocam ben çok sıkıldım, artık başka hareketlere geçsek' dedi. Hoca ise bunu kabul etmeyerek dünyada bu işi en hızlı yapan kişi olmadıkça bitirmeyeceğini söyledi. Çocuk o kadar hızlanmıştı ki, hocasını bile göz açıp kapayıncaya kadar yerden yere vuruyordu. Bir gün hoca elinde bir kâğıtla geldi kâğıtta çocuğun gençler karate şampiyonasına katılabileceği yazıyordu.
Bir sor ki; Atatürk neden kendine,
“Bağımsızlık Karakterimdir” dedi?
Sahip olmak için vatana, dine…
“Bağımsızlık Karakterimdir” dedi.
Kimi der: Düşmanla bir olmak gerek
Sağlam başla ki bir işe
Böyle gitsin sona kadar
Dilde türkü, kalpte neşe
Böyle gitsin sona kadar
Can kardeşiz diye sarıl
Filistin… Kanayan yaram, yürek sızımsın,
Filistin… Yadigârımsın, alın yazımsın.
Filistin… Şanlı mazimde altın bir yaprak,
Filistin… Bedeli kanla ödenen toprak.
BOZUK ÇIKIYOR...
Yıllar önce okuduğum bir yazı beni çok etkilemiş, yeri geldikçe bende aynı içerikli fakat vereceğim mesaja göre seçilmiş kelimeler kullanarak birçok kez uygulamıştım. Yeri gelmişken bir kez de sizlerle paylaşmak istedim. Yazı kısaca şöyle idi:
'Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtısıyla sallanırken sert görünümlü hoca kapıda belirir. Sınıfa bir bakış atıp kürsüye geçer.
Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çizer.
-Bakın der; Bu, kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey
Sonra (1) in yanına bir (0) koyar:
İyi belle bu günü
Bugün yirmi üç nisan
Sakın unutma dünü
Bugün yirmi üç nisan
Düşman tek tek vuruldu
HİLAL- İ AHMER=KIZILAY
“Kızılay, tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tâbi, kâr amacı gütmeyen, yardım ve hizmetleri karşılıksız olan ve kamu yararına çalışan bir gönüllü sosyal hizmet kuruluşudur.
Kızılayın amacı, her nerede görülür ise, hiçbir ayrım yapmaksızın insanın acısını önlemeye veya hafifletmeye çalışmak, insanın hayatını ve sağlığını korumak, onun kişiliğine saygı gösterilmesini sağlamak ve insanlar arasındaki karşılıklı anlayışı, dostluğu saygıyı, işbirliğini ve sürekli barışı getirmeye uğraşmaktır. Kızılay ihtiyaç anında dayanışmanın, ıstırap anında eşitliğin, savaşın en kızgın anında insancıllığın, tarafsızlığın ve barışın simgesidir.
“ÖMÜR, EZANLA NAMAZ ARASI KADARDIR”
Dün geçmiş zaman, yarınsa gelecek
Bugünü dünden yakalamalısın
Mademki her canlı bir gün ölecek
Seni yaratana kul olmalısın…
Merhaba Halil bey. Ben azeriyim, sizin siirlerinizi cok begeniyorum. Bazi siirlerinize sarki besteledim. Eger izniniz olursa bakudeki bayanlardan olusan islami qrupa vermek isterdim. Ben profosyonel calismiyorum, insAllah bu benim ilk isim olacak, eger siz de razi olarsaniz tabii. Siirleriniz sarkiy ...