Hüznümü alıp dağlara vurmak istiyorum bu gece.
Alev topuna dönmüş gözlerimi huzura kapamak,
Ve uykuyla söndürmek istiyorum ölürcesine.
Gece yokluğunda serin ve yorgun geçiyor.
Neşemi yok eden insanlara inat sen beliriyorsun yine gözlerimde.
Kim bilir kaç yürek var sevdiğinden ayrı bu şehirde.
Bugün yalnızlık yine içimi demliyor
Ufukta beliren gözlerin
Yıldırım gibi yüreğime düşüyor
Ne yağan yağmur söndürüyor ateşimi
Ne de akan nehir
Bugün gökyüzü yine hüzünlü
İnsan sevdiklerinden uzakta kalınca anlarmış.
Gülümsemenin, sıcak bir çayın ona neler kattığını.
Ve kimseye anlatamazmış bu hasret denen duyguyu.
Çaresizce sokaklarda yürür,
Bir hayli içlenirmiş bu duruma.
Bazen de gurbet yolunda hatırlanır,
Her gün yeni bir heyecanla açıyorum gözlerini.
İçimdeki yaşama hevesi her geçen gün biraz daha artıyor.
Odama giren sabah güneşi,
Gecenin ayazına meydan okurcasına yakıyor içimi.
***
Peki, gökyüzünün özgür misafirleri?
Yıktınız gönül sarayımı
Elde ne sevgi kaldı nede huzur
Çaldınız bütün benliğimi aldınız benden
Kahrolası o şehir ve sen
***
Yüreğimin zincirlerini kırıp gittiniz
Konusu ayrılık olan, serbest bir dilde yazılmış, hüzünlü bir aşk hikâyesiydi benim kisi.
Kimsenin okumadığı, okumaya cesaret edemediği, siyah kapçıklı kalın bir kitaptı.
Hüznün resmi çiziliydi baş sayfasında ve kan kırmızı gözyaşları...
Gözyaşları kırmızı olur mu demeyin,
Gözden ırak olunca, gönülden akan yaşlar kırmızı olur.
Ve sözle tarifini bulamadığın duygular,
Hayatta her şey sahte sözler üzerine kurulmuş sanki.
Ne sıcak bir gülüş kaldı insanların yüzünde,
Ne de kırk yıllık kahvenin hatırı.
Dudaklardan çıkan sevgi sözcüklerinin yerini,
O dört harfli küçük kelime kapladı.
Sen hep düşlerimdeydin.
Oysaki ne çok emindin kendinden,
Güzelliğinden ve seni farklı kılan çehrenden,
Her şeyi bir çırpıda yok etmelerinden.
Sen benim platoniğimdin
Hayatı yapayalnız yaşadım ben
Tozlu ve isimsiz kaldırımların
Genzimi yakan dumanında boğuldum ben
Geleceğin ümidiyle çok sabahlayıp,
Her seferinde eve hep yorgun döndüm ben.
Bu gece gönlümün sahiline vurdu yine acılar,
Kuzeyden esen hoyrat bir rüzgârla dövüp durdular.
Bu gece öyle çaresizdim ki derinliği boyumu aşan dalgalar var.
Bir başına ağlamaklı yosun tutmuş kayalar,
Ardından baka kalan boylu boyunca uzanan kumsallar var.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!