Karanlık saraylarında hükmeder zulüm,
Sözler keskin birer hançer olur.
Mafyanın sofrasında dönerken servet,
Halkın ekmeği, acıyla yoğrulur.
Meclis, bir boşlukta yankılanan çığlık gibi,
Yağmurda kaybolmuş bir kelebektin,
Bense dalında solan bir çiçek.
Çığlık atıyordum gözlerinin derinliğinde,
Sözcüklerin bir gölge gibi gizemliydi.
Avuçlarımdan rüzgâr gibi süzülürdün.
gönlündeki en yüce değer
para olmuşsa senin
işlemişse çıkarcılık iliklerine
arkadaşlığı, dostluğu
haraç mezat, çıkartmışsan satılığa
yazıklar olsun sana
Sevgiyle yeşerttiğim gönül bahçesine
Hasret tohumları ekilirse bir gün
Dalar giderse gözlerim uzaklara
Bir ışık huzmesi gibi süzül de gel
Dağların doruklarından
Kalbimi al avuçlarına
İnsanlık ölmüş,
Umut tükenmiş,
Umutlar çürütülmüştü.
Çürümeyen bedenlere sıçramıştı
Kurtuluş yerini korkuya bırakmıştı.
Korku insanları yalnızlaştırmıştı.
Minik, titrek bir kuş gibisin
Gönül pencereme konmuşsun
Yüzünde gülücükler
Hoş-avaz nağmeler dizersin
Edalı, işveli, pek hoşsun
Gülşendeki güller gibi
Serilmişti yıldızlar siyah geceye
Ay düşmüştü gökyüzüne
Ne hayaller kurmuştuk
Ne umutlar yeşertmiştik
Gönül damlaları akmıştı
Bütün hüsranların üstüne
Bir sabah güneşi doğuyor penceremizden,
Işıklar dans ediyor yüzümüzde ince ince,
Birbirimize baktıkça sanki zaman duruyor,
Gülüşlerimizle doluyor, aşk meltemi esince.
El ele tutuşmuşuz, kalplerimiz bir olup atarken,
Güneşin kızılını seyretmek gibi
Gün batımında gökyüzünün mavisiyle
Resimler çizmek gibi gökyüzüne
Mutluluk, çimen yeşilini çizmek gibi
Kar tanelerinin gökte süzülüşünü izlerken
Ay, gözlerinde bir başka güzel
Aşk sende, acılar bende
Uykular firari, yüreğim tavda
Nasıl da beni sevme dersin
Sevme demekle biter mi sevdan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!