Bu saattemi depreşirsin kalem,
Karanlıklara karaylamı yazacaksın
Özlemişsin deliliği belli
Bu efelerin oyunu değil,
Karadenizin kükreyen dalgası hiç değil durulmaz
Kemençeyle Konya kaşık havası oynanmaz
Beynimin uzantısısın sen,
İçimin aynası,sevgimin dili,
Barış imzaları atarsın
Nikah salonunda evet,
Parmaklıklara katarsın tek sözünle
Şiirlerim olursun
Sabah erkenden kalktım gözlerinin yeşiline
Güneşinin doğuşunu seyrettim kirpiklerinin arasından
Bulutsu yağmursu akşamlarından kalan
Biraz sarhoş, biraz da yorgun bedenim.
Hüzzam şarkılarının nağmeleriyle kokun gelir,
Dolar odama çimen kokusuyla birlikte
Geceyi kucaklıyorum yıldızlarla beraber,
Mehtabını yüzüne yansıtmak için
Yağmur olup toprağına yağacağım
Tomurcukken güller gibi açıp
Pencerende,saksılara dolacağım.
Bekçin olup,sokaklarda geceleyeceğim her gün.
Kollarınıza heyecanla,kokusuyla gelir birgün
Minicik elleri oynayan dudakları ile,
Tanrım birdaha hiç sevemem başkasını dersınız ya
İçiniz tirer biri incitecek dıye sarmalarsınız
Yıllar yılı karşılıksız verirsiniz herşeyi
Canınızdan bir parçadır, yarınızdır ya
Eski,gri dalgın yorgun palto gibi,
Askıya astım bedenimi,
Dolabın karanlık bir köşesinde,
Nadasa bıraktım.
Biraz dinlenmeli,
Eskici gelene kadar.
Dizini getir bana,
Acilim.
Ya da omuzuna yasla,
Okşa saçlarımı,
Geçer de biter de.
İçim yanıyor yangınlardayım,
Ben bir papatyayım yabanda
Ağaçların dibinde ot,tarlada başak,
Serada meyve sebze
Dikenlerimi söktüm batmasın ellerinize
Sokaklarda taş toprak,
Ev yapın tuğlalarımdan,
Yağmurdum dağlara yağdım ilk defa,
Ormana çimenlere indim.
Derelerden çaylara,ırmaklara,
Çalı çırpıları koynuma alarak,
Eğimine aktım yaşamın.
Çiseler kar oldu dolu oldu bazen
Tutmuştun parmak uçlarımı yavaşca,
Hafiften uzandın avuçlarıma,
Sıkıca sarıldın sonra sımsıkı,
Birlikte düştük aniden yere
Tutunamadık elerimize, sarsıldık,
Bırakıp gittin neden?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!