Ne olduğu belli olmayan
Yokluk altı
gebe durumu benimkisi
Onca düş günü güneş batıran,
Karanlığa baskın yapan hayallerimdi.
Bulutların grisine bürünmüş gün
Sabahın erken saatine gizlenmiş bir kuş
Ötüşü;
Bin derde deva
Varım ve oldukça soluyacağım...
iki adım ötede son ayak izlerin
Üstünden geçiversem
Sanacaklar ki;
İzindeyim...
Gittiğin yere gölgeni de götür!
dar kapı geçidi.
akşamı bulmaya az kalmış,
gün batıyor!
ellerimdeki pazar meyvalarını özlüyorum
en çok da onlarla birlikte yanımdaki seni...
Serindi
Duruşuydu günüme sunduğu
Farkında değildi,
Üşüdüğümdü bulduğu
Yalnızdı
İstanbul;
Masal Kent olmuş...
Bir duman ki sorma gitsin
İçine almış tüm sokakları, yutmuş...
Gözlerini kapamışsın gibi dingin
İstemiyorum şu sonsuz varlığını
Duymak istemiyorum her hatırada adını
Silmek gerek şu ucsuz bucaksız sıcaklığını
Beyinden, gönülden, hafızadan, yürekten
Onsuz olmayı öğrenmeli gönül
Eğitmeli onu da herşey gibi;
Bırak şu saçma duruşu!
Yaptığın tek şey nokta vuruşu...
Al hüzünden uzun çizgileri.
Geldiğinle gittiğin bir,
Bitir şu çabuk gidişi...
Canımın kıyısına serdim bakışlarını
Yüreğim öyle dingin, ruhum öyle sakin
Ve
Kamçısı celladımın tenimin üzerinde
Nefesim öyle durgun, gözlerim öyle yenik
Paylaşamadığımız bir karanlığımız vardı bizim...
İçinde güneş doğurup da katamadık bir türlü günümüze
Aydınlatır diye ürktüğümüz günahlarımız belki de
Hain hain gülümsedi hep gerimizde
O gülücükler;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!