Öyle sevilecek bir yanın yoktu aslında,
Ne öylesine beline kadar uzanan siyah saçların,
Ne ipekten ince kaşların,
Ne de karanlıkta ateşböceği gibi yanan gözlerin,
Ve gamzelerin de vardı senin.
Başka bir dilde okuyormuş gibi,
Tek tek sözcükleri heceliyorum,
İngilizceyi öğrenirmiş gibi,
Harfleri ilk baştan öğreniyorum.
Harfler hep Arabi, kelimeler Fars,
Kalem yazmaz dertlerimi,
Gönül arar sevdiğini,
Hazan vurdu güllerimi,
Bir bir kuruttu bu sene.
Hüzün çöker gecelere,
Katran damlıyor günüme,
Güneş birden kayboluyor,
Ortalık simsiyah gece diyorlarmış adına,
Hüzün bileklerimi kesiyor bir anda,
Gözyaşlarım düşüyor ardı ardına,
Bu saatte bir ben bir de yalnızlık ayakta.
Canı canana verdi bu can,
Can cananı arar her zaman,
Canansız canı neylesin can,
Canan için can atar bu can.
Üç kişi hayallerime daldılar,
Senle ilgili olanları yıktılar,
Özür dilerim ey yâr,
Sensizliğime karar kıldılar.
Filizlenir karanlık gecelerde barış çiçekleri,
Şafak elbet karanlık geceyi bölecek,
Ağla çocuk ağla,
Bu çiçekler gözyaşıyla büyüyecek.
Uzlaşmak yok mahpus duvarlarıyla,
Hayatta dertsem kocaman bir belaysam başına,
Çıkarım hayatından hiç engel olmam yoluna.
Dört ayda beş defa gönlüme acıdan yaptın per,
Ben gideyim de sen mutluluk çiçeklerini der.
Mademki sen kurduğumuz hayallere hercayi,
Fotoğraflarda dahi bulamazsın artık beni.
Benim her şeyim tamam da,
Bir avrat, üç çocuk eksik,
Kapıda ferrarim var da,
İçinde ki benzin eksik.
Çamaşır makinem yeni,
Kim bilir hangi mevsimi yaşatıyordu insana yüreği,
Sonbahar gibiydi gelişi,
Yaprak yaprak dökülürdü yollara,
Ve incecikti yağmur gibi,
Gülüşleri gökyüzüne asılı yağmur bulutları,
Asılmıştı dudaklarına,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!