Huzurum, lalezarım bilmem ki
Bu dilemma sistemi, çetrefilli
Girift döngüyü nasıl bozarım.
Kardeşlik, eşitlik ve özgürlük...
Sağ kolum ve sol bacağım kesik.
Bu halde nasıl pişman Yaşarım?
Elinle yüzün arasında bir yerlerde varsa gölge,
Bil ki hava derecesi hala oralarda ölçülmekte.
Hay aksi!
Termometre olacaktı buralarda bir yerlerde...
Bakar mısın bendeki muhtelif hale:
Kalbimin atışlarını takip eder parmaklarım
Piyano çalmıyorum,
Varacağı yeri tahmin etmek zor değil.
Kalemim tükenmez, titanyum-altın kırılmaz!
Bir parmaktan fazla mürekkep almaz,
Duracağı yeri kestirmek karmaşık değil.
Biz neye sanat dediğimizi bilmiyoruz ki
Sınırlandırmak istemediğimiz için kurallarını
Esnetiyoruz sürekli sanatın
Ki bilgisayar ve makine ortaya hiç konulmamış
Etkilenilmemiş eşsiz bir sanat yaratsın...
İnsanın neye sanat dediğini anlasın.
Topuklarım Güney'e uzanmış
Ayakların Kuzey'e.
Keşke bana uzansalarmış.
Neyse ki omuzlarımız birbirinin üzerinde.
Göğe bakıyoruz, sağ omzumda başın.
Aslında yolunda değil hiçbir şey.
Raylar hep çapraz hayata dair.
Herkesin peronları birbirine bakıyor.
Bütün trenler yoldan çıkıyor.
Bir sessizlik sarmış ki garı
Trenlerin güzergahları tıpatıp aynı.
Üstünde misin içinde mi?
Karşısında mısın ardında mı¿
Kendini hiç görmemiş olduğun
Bir hayat düşünebilir misin?
Yoksa ayna sen misin¿
Ne de güzel kokarsın dolunaya karşı.
Hepsi iki gün geçti,
Karıştı çarşı.
Buruk bir sevinç ile çaldı ayrılık marşı.
Bedenimi saran şeyin neresi yanlış bir histi?
Ormanım yanmış, bu sabah gelen de sisti.
Biraz düşünme fırsatı sundu doğum günün:
Senden doğan bir zekanın gelişip
Senden doğduğu zamanlara yakınım.
Buraya, bir gerçek avuç içimde çıkıyorum,
Bu, senin de doğurulmuş olduğun.
Özür dilerim ve teşekkür ederim!
Mutlaka sana bırakılmalıydı bu ilerleyiş.
Sonraya saklamandan belliydi,
Yemeklerinin en güzel yerini.
Kurnazsın dememdeki deyiş:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!