Kulağım
Uzayıp giden
Dışarıdaki merdivenden gelen
Ayak seslerinde
Hiç biri benim için değil
Hiç biri bana gelmiyor
Ey dağlarını kurban eden
Yanığına deniz basmış
Hüzünlü yoldaş
Kayalıkların mı ağlasın
Şelalelerin mi
Kime dert yanasın
Yapraklar çatırdayıncaydı
Henüz sıcaktı
Pastırma yazıydı
Trafik
Kaos
Korku
Döndüm döndüm, kendime gelemedim,
Yâr için düştüm de, sıladan geçtim.
Bir söz söylesem dağlar ağlaşır,
Ben aşkı cem eyledim, serden geçtim.
Gönül bir ateş, külü Fırat’ta,
Yarin evinde var kilim
Kağıda yazmaya gitmiyor elim
Söz söylemez olmuş dilim
Yarin dağlarına var git turnam
Hayli zamandır yar bilmez halim
Erguvanlar mı
Mor salkımlar mı
Menekşeler mi
Hangi mora sakladın hayallerini
Hangi mor seni sardı yatıştırdı
Kalmadı artık o nazik devirler
Güneş ağır ağır ufuktan batarken
Sıcak kumların altında saklı bir sır gibi
Adımlarını attın kumsala
Girdin yüreğime birden
Zaman durdu o an
Aşkına düştüğüm zaman
Güneş tenimi sıcak sıcak yakarken
Denizden eserken tuzlu bir heves
Kalbim sana atıyor kalbim senin
Sanki yaz rüzgarında bir meltem
Ay ışığında dans ederken
Yaramazlıktan değil ya köprüler
Bilinçli kulaklarından asılıdır
Yedi ağız sulandırıcı siyah zeytin
Yanına bir de yeşil zeytini alarak
Yuvarlana yuvarlana gelirken
Gemlik'ten bu yana
Yerli yusuf koparılınca dalından
Düşüyordu güz yaprakları yerlere
Ağlıyordu sokak sokak
Bir gonnaralar
Bir cebimde kağıt
Dilimde gavcar mantarı tadı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!