Senin için bir ergenlik hevesiydim,
Belki de boş konuşanın tekiydim,
Bilmiyordun, tebessümünü gözleyen
Röntgencinin biriydim.
Tebessümünü görünce kendimden geçerdim.
Özledim bile şimdiden seni,
Aklımdan çıkaramam gözlerini.
Aradım durdum ellerini,
Nihayet buldum izlerini.
Gece gece, adın dilimde hece,
Geçemezsin anılarından,
Sen onları bıraksan da,
Onlar koşar arkandan.
Rahat bırakmazlar seni Dünya'da.
Geçtiğin her yoldan elbet geçeceksin,
Zor olsa da onun güzelliğine kapılmadan yazmak,
Bana yakışan, ondan gayrısını daha iyi yazmak.
Nazım olamam ben, yazamam her kadına özel,
Tanrının eseri şu cihan yazmak için daha güzel.
Ne konuşmak bana göreymiş,
Ne de çizmek.
Yazmak tam anlamıyla benmiş.
Başka heveslere kapılmamak gerek.
Her insan kendi kaderini çizer,
Severdik birbirimizi unutamam,
Çocuktuk ama bambaşkaydı aşkımız.
Anlatamam.
Oysa bilirdik ben sensiz yaşayamam.
Sen öldün, ben bittim ama yaşıyorum,
Gelirim ardından, sensizliğe dayanamam.
Bir ağırlık var üzerimde
Yılların değil,
Yaşadıklarımın
Daha on altı yaşım
Ama sanki yorulmuşum
Bitmişim, tükenmişim
Bir adam yürüyor demirlerin arasından.
Eli cebinde, gözü gökyüzünde.
Bulutlarla çevrili etrafı.
Dalgın. Aklı derinlerde,
Bedeni yeryüzünde,
Ruhu bulutlara yükselmekte.
Bir Ağustos sabahıydı,
Her zamankinden farklıydı,
Bu sabah bambaşkaydı,
Artık yeri bende ayrıydı.
Her şeyi bambaşkaydı benim için.
Sabahın kızıl örtüsünden
Bir ağartı sızar gelir
Ağartı büyür, gök beyaza bürünür.
İşte o vakittir kalplere huzurun düştüğü,
Bir Allah-u Ekber insanların yüzünü güldürür.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!