Hayaller büyüdükçe küçülüyor umutlar,
Ve ben hala el değmemiş mevsimler
Biriktiriyorum rüyalarda.
Henüz hiçbir böceğin konmadığı çiçekler
Dolar bahçeme,
Ayrılıkları koyuyorum uçurumlara,
Hani iki çift söz yola koyulur ya dudaklardan
Geceler sarsılır gündüzlere devreder nöbetini
Hani kalbinin attığını hissedersin ya
Tüylerin diken diken olur toplanır sevinçlerin
Sevimli bir çocuğun gülüşüdür gözlerin
Gülersin tozpembe gelir her şey
Ah Anne bu hayat
Daha nice ayrılıklara gebedir bilir misin?
Bir düş kurarsın ya en temiz duygularla
Hani el değmemiştir sevdalar, duygular kirlenmemiş
Uçurumdan yuvarlarsın ayrılıkları
Bir mutluluk yoludur kır çiçekleri ile işlenmiş
Bak işte burası vurulduğu yer
Keskin nişancıların güzergâhı
Etrafı sert kayalıklarla çevrili
Görüyorsun değil mi?
Dicle nehri yataklık etti
Malabadi köprüsü geçitti
Ne eylüldü bu
Daha yaprakları görmeden yerde
Çocuklar ezildi gözlerimizin önünde
Karaladılar sonbaharları emirleriyle
Vurdular köpekler demirleriyle
Bir takvim daha eskidi ardından
Bir koca yıl
Geride yorgun kuşlar kaldı
Geride serseri akşamlar
Suskunluğumu sorguluyor şimdi
Ve durgunluğumu
Karda yürümek yorar adamı
Hele ki dağlar yârin ise
Pimi çekilmiş bir korkudur çığlıklar
Hasretin bir mızrak,
Hasretin bir tokat gibi değer yüzüne
Sıvası dökülmüş taşlarla süslü etrafı
Soğuk bakışlar çekilmiş ranzalara
Gözlerinde geçmiş yılların sancısı
Çöker dizlerinin üstüne…
Solgun yüzler sinmiş duvarlara
Islanan ben değilim son bahar yağmurlarında
Bulutlar dolar kirpiklerime sislenir yüreğim
Şu yağmurlu günde sensizliğin ertesinde
Ve ben hala zamansız gidişindeyim
Gidişini yumruklarım şiirlerimde
Bir atom çekirdeği düşer geceye
İrkilirim garip bir sebepten
Firara vermişim hayallerimi
Düşlerim kaçmak üzere
Nöbetteyim
Gözlerimi dikmişim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!