Sana duygularımı nasıl anlatayım bir tanem.
Şarkılardaki, şiirlerde ki gibi mi?
Yoksa Anadolu’nun yanık türküleri gibi mi?
Yok...
Yok hiç bir şarkı, hiç bir şiir
Sana olan duygularımı dile getiremez.
Bekledim penceremde
Gelir diye diye gelmedin.
Ağladım belki duyarsın diye.
İşte olmadı, yazamadım.
Sen geldin sevgilim.
Uzanıvermişim pamuk yatağıma.
Yanı başımda bir suskunluk yığını
İmgelenmiş gözüme erişilmez evreler.
Karanlık kılıç kadar keskin ve dar.
Suskunlukta çözülmek bir anda.
Yürek yani; yeni umutlara gonca.
Geçmiş acaba neden geçmiştir?
Hakikattan geçtiği için mi?
Yoksa gelecek geçeceği için mi?
5 Temmuz 1996
Bahar gelir sanmıştım dağlara balam.
Kuşlar öder uyanır sanmıştım.
Kağnı gıcırtıları kulaklarımda.,
Kan çiçekleri açtı...
Gün gelmez...!
Boynuma yağlı ilmek takılıp dolaştı.
Geriye dönme ihtimali yok artık.
Ne sen bana aitsin, nede ben sana.
Geçmişte yaşanmış güzellik diyelim buna.
Aşk diyelim, sevgi diyelim.
Veya sen ne istersen onu diyelim.
Adının ne olduğu önemli değil.
Gül dikeni üstünde su zerresi aydınlığı.
Alaca karanlık penceremde.
Uğultuyla sokulur deli rüzgar düşlerime.
Kimse bilmez içimdeki sancılı şafağı.
Gün olup doğmadı ki ufkumun sarı zeminine.
Söyleyemediğim bu...
Dolaşırdık orası burası demezdik.
Gezer her dem eğlenirdik.
Iradı mı yollar birbirimize gelemedik.
Gelmeyeceksen, gelme gülüm.
Hayaller kurardık, mutlu olurduk.
Bir yılan geldi, güneşle soktu beni.
Gelincik tarlaların arasında gülüm.
Cesedim günlerce kaldı kurt düştü.
Ankara’nın soğuk ayaz yelinin ortasında.
Yokluk ve ızdırap alır vurur yere
Gözlerimi diktiğim kubbe ve yıldızlar.
Sokaklar bazen daralır adeta.
Geçit bulamaz insan.
Geçip gitmek için karşıya.
Zifiri karanlık çöker,
Usulca yelken alırsın
Sımsıcak insanların yurduna.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!