Düşlerimin gülüşünü getir.
Düşlerim karanlık,
Düşlerim hasret,
Düşlerim kırgın sana.
Pencerede dudak izin
Uğultuyla çalınır kapı.
Hâlâ seni sevdiğimi düşün,
Düşünmekten asla korkma.
Ne zaman olursa olsun,
Ben düşlerine uğrarım.
Yüreğine ateş salarım
Göz yaşlarına mana.
Sana duygularımı nasıl anlatayım bir tanem.
Şarkılardaki, şiirlerde ki gibi mi?
Yoksa Anadolu’nun yanık türküleri gibi mi?
Yok...
Yok hiç bir şarkı, hiç bir şiir
Sana olan duygularımı dile getiremez.
Bekledim penceremde
Gelir diye diye gelmedin.
Ağladım belki duyarsın diye.
İşte olmadı, yazamadım.
Sen geldin sevgilim.
Uzanıvermişim pamuk yatağıma.
Yanı başımda bir suskunluk yığını
İmgelenmiş gözüme erişilmez evreler.
Karanlık kılıç kadar keskin ve dar.
Suskunlukta çözülmek bir anda.
Yürek yani; yeni umutlara gonca.
Geçmiş acaba neden geçmiştir?
Hakikattan geçtiği için mi?
Yoksa gelecek geçeceği için mi?
5 Temmuz 1996
Bahar gelir sanmıştım dağlara balam.
Kuşlar öder uyanır sanmıştım.
Kağnı gıcırtıları kulaklarımda.,
Kan çiçekleri açtı...
Gün gelmez...!
Boynuma yağlı ilmek takılıp dolaştı.
Her gidişin hüznü bir başka ayrıdır.
Gönlüme ram eyledim, kendini kavurur
Susar gün, susar gece, susar vuslat.
Güya sarıp sarmalayacaktım.
Kara topraklar mı koynuna aldı seni.
Hoşçakal hülyalarımın gözbebeği.
Geriye dönme ihtimali yok artık.
Ne sen bana aitsin, nede ben sana.
Geçmişte yaşanmış güzellik diyelim buna.
Aşk diyelim, sevgi diyelim.
Veya sen ne istersen onu diyelim.
Adının ne olduğu önemli değil.
Artık hiç bir şeye sabrım yok.
Kibirli olduğumdan değil.
Aklımdasın diyen balıklarla,
Ömrümsün diyen kelebekler gördüm.
Sırtımda dururken hançer izleri.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!