vazifeymiş gibi yaşamak
ait olmayan yaşam nehrinde akmak
ı s l a n m a d a n
atılacak bir avuç yemi beklemek
cami önü güvercinleri gibi
varlığın eylül
bağbozumu mevsimi
sokaklarımda kokan
dalar giderim
bir ada karası salkımında
Gözlerimden çağlayan isyanımdır
Sözlerimden vurulman ne ki
Sen kanıyorsun değil mi
Ya ben
Ya ben ansızın gelen bahar
şimdi
ıssızlığın yengisinde tüm ezberlerim
zamanın sarkacında tükeniyor
iki suskunluğun nihavent tınısı
ki
-sır değil-
beyazı feda etmek
bütün renklere
gökkuşağıyla birleşmek
kirletmek bebek dokunuşları
büyümeye heves
giyip siyah elbisesini
mahrur bir kadın gibi
çöker haneme... G e c e
gözleri buğuludur bazen
çisil cisil yağar üzerime
Merhaba Anne; yine başucundayım ve dertleşmeye geldim seninle..
Nereden başlayacağımı bilemiyorum, doğrusu hangi derdimi yanacağımı da..! !
İçimi en çok acıtan insanlar,” İNSAN” dediğime bakma, robot, kukla, iki ayaklı vesaire de diyebileceğimiz canlılar..Her şey (sevgi, şefkat, vicdan, vefa, dostluk,) nasıl bu kadar yok sayılabilir Anne?
Sevgiliye Dilekçe
-1-
seni hiç mesul tutmadım
martıların çığlıklarından
şiire durdum
duygular sağır gönül yorgun olsa da
şiire durdum
sayfalar suskun kalem vurgun olsa da
şiire durdum bir şafak vakti…! ! !
açlığımızdı bizi aynı semada buluşturan
bize uzak coğrafyalardı sevmeler..
fırtınaların fırtınalarla çarpıştığı
yalnız ruh dünyamızın buzsu sağnağıydı
terimiz
tenimizle ilk tanışan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!