Hoşgör koymuşlar mahallemin adını
babam 25 kuruş veremiyor okula salarken beni
Ayakkabımın yırtığından su geçiyor ayaklarıma
internet kafenin önünden geçerken
bakmak yasak o yana
kitabım, misketlerim
Jülide Günenç’in “Sudan Korkan Balıklar”ı (1)
“Sudan Korkan Balıklar” romanının yazarı Jülide Günenç, yengemdir. En küçük kardeşim Sabri’nin eşi. Sabri için “en küçük kardeşim” dediysem bana göre küçük yani. Yoksa nerdeyse 60 yaşında şu 2010’lu yılların başında.
Küçük kardeşler biz ağabeyler için hep çocukturlar. Masallardaki üç prensten nasıl ki her zaman en küçüğü en başarılısı olur, bizim ailede de o öyledir. Öyle olmasaydı daha yazdığı ilk romanla, hit sıralamasında tepeleri zorlayan bir yazarı eş olarak seçer miydi kendine?
Jülide yengemin edebiyatla olan akrabalığını biliyordum. Ama onun bir romana soyunmuş olabileceği aklımdan geçmemişti.
Kolay iş değildir roman yazmak. Düşünün yengemim romanı 365 sayfa. Her sayfada 30 satır, her satırda 60 karakter var. Yani hiç düşünmeden, yazacağını kurgulamadan, öyle sıradan harflere basıp dursan, klavyedeki tuşlara 650-700 bin kez basman gerekir.
Sevinç içgüneştir yürekte ışıyan
sevginin yumurta ikizi
aydınlatır herşeyi
güzelleştirir...
İyileştirir bütün yaraları
umutsuzlukları yok eder.
Konuyla akraba diye araya sıkıştıracağım. Bir fıkra var. Hergelenin teki ölmüş. Sağlığında içkicilik, şirretlik, onun bunun hakkını garbetmek, hırsızlık, namus hainliği… Ne derseniz bunda var. Ne yazık ki dinimiz gereğince böylelerinin de cenaze namazı kılınıyor. İmam böyleleri için de helallik diliyor.
İmam canaze namazını sessiz sadasız kıldırdıktan sonra oradaki camaate sormuş:
- Bu adamı nasıl bilirdiniz?
Cemaatte ses yok.
Kar yağıyor sevdiğim Türkiyem'in güneydoğusuna
yağıyor mu kar sizin oralara da
güneydoğusuna yani yeni anakaranın
kar yağar mı?
insanın başına kar yagmasının
Kendini gıdıklayan çocuğum ben
gülmek için...
Gıdıklandıkça gülüyor gülüyordum...
Ama artık
ne kadar gıdıklarsam gıdaklayayım kendimi
gülemiyorum.
Kimbilir ne büyük keyif veriyordur sana acılarım
olsun
mutlu ediyorsa eğer seni
katlanırım.
Tarih on eylül iki bin dokuz
Yetmiş yaşına girdim bugün
Gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti
her gün ayrı ömür törpüsü
Ne kadar yaşarsa yaşasın
kısa değildir de nedir
Ben sevgilimi hiç kıskanmam sanırdım
Kıskanmadım da şimdiye de hiç bir kadını
Beni kıskanma sen de demiştim sana
kıskançlık ilkelliktir
güvensizliktir demiştim
Bağışla beni sevgilim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!