Fevzi Günenç Şiirleri - Şair Fevzi Günenç

Fevzi Günenç

Ne zaman eski adliyenin arka kapısının karşısında, Tüfekçi Yusuf İşhanı kapısının bitişiğindeki bürosuna girsem, bütün işini bırakır gülümseyerek kollarını açar bana Mustafa Bakkaloğlu. Arkadaşın bunca vefalısı az bulunur.
İlk oynadığı onunla bugünün arasından yarım yüzyıl geçmiş olmasına karşın, Ona her gidişimde tek ortak noktamız tiyatro olur. İkimiz de geçmiş günleri özlemle anar, son bir oyun oynayarak nostalji yaşama konusunda birleşiriz.
Bu konuşmamızın üstünden geçen günler boyunca isteğimiz hep düş olarak kalır.
“Gaziantep’te Tiyatrolu Yıllar”ı” yazarken Bakkaloğlu’nu es geçmek olmazdı. O, tiyatro’ya 12 yaşında başlayan bir sahne aşığıdı. Sahne sanatına gönül veren en az 50 kişiyi başına toplamıştı. Onlara kılavuz olmuştu.
Gaziantep Şen Tiyatro’yu, Gaziantep Gençlik Tiyatrosunu kurarak en az 50 oyun sahnelemiş, 50 oyunda da önemli rollerde oynamıştı.
Buluştuk. Yarım yüzyıl öncesine döndük. Günümüze doğru gelerek keyifle onun tiyatrolu günlerini andık.

Devamını Oku
Fevzi Günenç

Böyle erkenden yitireceğimizi bilseydim, tanışmazdım seninle Dilaver Uyanık. Bizi zamansız acılara boğup gideceğini bilseydim, “sevindim” demezdim sana, tanıştığmız gün…
Onunla ilk kez Gaziantep Şehir Tiyatrosunda karşılaşmıştık. Karşımda sanki Antony Quin’in gençliği gülümsüyordu. Tiyatro Müdürü Cahit Saraç tanıştırdı bizi.
“Sanatçı arkadaşım Dilaver Uyanık…Gazeteci arkadaşım Fevzi Günenç.”
“Memnun oldum.”
“Sevindim.”
Onunla kısa bir süre sonra onca içli dışlı olabileceğimiz aklımdan geçmezdi. Ama oldu. Sevecen bir insandı. Çalışkandı. Yetenekliydi. Tiyatro için ölüyordu. Cahit harcamadı kendisini. En iyi rolleri verdi ona. O da üstesinden geldi aldığı rollerin hepsinin.

Devamını Oku
Fevzi Günenç

Suburcu Caddesindeki küçücük dükkânından tanıdığım Leblebici Kamil daha ilk günlerde zeki birisi izlenimini verdi bana. Son gördüğümde ise kendisinden deli olarak söz ediliyordu.
Sadece askerliğini yapmak için uzaklaşmıştı Gaziantep’ten Leblebici Kâmil. İki yıllık Doğubeyazıt jandarmalığından sonra yeniden Gaziantep… Ağabeyi ona bir babalık yapacak, o güne de kendisinin çalıştırdığı leblebici dükkanını Kâmil’e devredecekti.
Onları tanıyanlar, ağabeyin bu işi annelerinin zoruyla yaptığını söylerdi. Ne için olursa olsun. Sonuç ağabey ağabeyliğini yapmıştı ya…
Kuzeye bakan dükkânını her sabah erkenden açardı Leblebici. Önce dükkanının önünü bir güzel süpürürdü. Sonra sadece kendisinin sığdığı ekmek tekmesine girer, ayakta iyi bir temizliğe girişirdi. Bütün şeker, leblebi, çekirdek kavanozlarının tozlarını alırdı.
Bu işleri bitirince sandalyesine otururdu. Elini dükkanının önünü kapatan camekanların altına uzatır, oradan “Yıldız Mecmuası”nın sakladığı bir sayısını çıkartırdı. Derginin son sayfasını açar, oradaki kendi resmine büyük keyifler duyarak bakardı.
Bunun ardından, yine aynı yerden bu kez bloknotunu çıkartır, yazmaya başlardı.

Devamını Oku
Fevzi Günenç

Sevdiğim bir ailedir Aydınoğlugil. En sevdiğim ağabeyi İsmet beydi İnal’ın. Onun işi gücü kitaplaydı da onun için. Karagöz Camisinin karşısındaki Gençlik Pazarı onundu. Okumaktan gözleri zayıflayınca işi bıraktı.
Okul yıllarında Türktepe’deki evlerine giderdim İnal’la. Evde ilk dikkatimi çeken şey, odaların duvarlarındaki tümü kitaplarla hınca hınç dolu raflar olmuştu. Böyle bir evde büyümek ne güzeldi!
Ailenin en büyük çocuğu olan Tevfik ağabeylerini de tanıma olanağım oldu. Öğretmen olarak İstanbul’a atandığımda, Tevfik beyin Cağaloğlu Yokuşu’ndaki terzi atölyesinde hafta sonları bir araya gelirdik İnal’la.
Ne güzel günlerdi o günler! Aynı tadı, aynı özlemi İnal da duyumsuyor mu acaba? ..
İnal Aydınoğlu ilk gençlik yılları arkadaşımdır. Atatürk Bulvarında, Kırkayak’ın karşısındaki Ticaret Lisesinde birlikte okuduk onunla. Hatice Güllü, Feridun Erserim, Şükran/İhsan İncetahtacı, Fatma Şahin ortak sevdiğimiz öğretmenlerimizdi. Sınıf arkadaşı değildik ama teneffüslerde birbirimizi görmeden edemezdik.
Okulu bitirince soluğu İstanbul’da aldı arkadaşım. İnşaat işine atılmıştı Kadıköy’de. Yıllar sonra ziyaretine gitmiştim. Çok büyük ilgiyle karşılamıştı. Yere göğe sığdıramamıştı beni.

Devamını Oku
Fevzi Günenç

66
Kağıt delisi Ökkeş ammiden Burak’a, beş kuşak Beşlioğlu


Küçücük bir çocuktum. Çevreciliğin ne olduğunu bilmiyordum daha ama yediğim şekerin kağıdını da yere atmazdım. Böyle öğretmişlerdi bana. Kâğıtların atılacağı yerler çöp kutularıydı.
Mahallemizde bir Ökkeş dayı vardı o zamanlar. Yerlerden kağıt topladığı için “Kâğıt delisi Ökkeş Beşli” derlerdi adına.

Devamını Oku
Fevzi Günenç

Gir düşlerime korkmadan
saklayacağım seni koynumda.
bugün düş görme günüm benim.

Bütün resimlerini yolla/olur
olmaz saatlerde uçan kuşlarlı

Devamını Oku
Fevzi Günenç

Üzülür Z
“Sonuncu harfim” diye alfabede
kim bilir ne kadar sevinirdi
dünyaya tersinden bakmayı öğrense
insanlar..

Devamını Oku
Fevzi Günenç

Gece yarısını çoktan geçti vakit
Kimler uyanık bu saatte?

Gece bekçileri
yeni şiirini dünyaya getirmeye savaşan
şairler bir de.

Devamını Oku
Fevzi Günenç

Basma, bastığın
Kaldırım sergisindeki o kitap
bir yazarın
gece uykularıdır.

Devamını Oku
Fevzi Günenç

Uzattığın lades kemiğini
alırım almasında da/ÖLÜM
aklımda.

Devamını Oku