Şu dağların, yükseğine erişsem,
El etsem, sevdiğim acep,görürmü?
Sevip okşadığım, siyah saçını,
Tarayıp zülfüne, acep örürmü?
Neyleyim sevdiğim, yolumuz uzak.
Var mı ola şu dünyanın tadını alan,
Ben almadım varsın alanlar alsın.
Kazmadığım kuyudan, suyum dolmadım,
Ben dolmadım varsın dolanlar dolsun!
Kahrımdan güldüm özüm ağladı,
Neydi eskiden o günler.
Biz eskiden, neler gördük.
Çocuk hasta, ana inler,
Biz eskiden, neler gördük.
Çocuk ağlar, ana diye,
Gurbet ile gider, eğer gelmezsem,
Gelip geçen ile, sor kömür gözlüm.
Yana, yana hasretinle ölürsem,
Arada mezarımı, bul kömür gözlüm.
Gurbete gidenin hali, beli olmaz,
Tarihine her bakışta,
Hayran oldum ben köyüme
Örgüsünde, her nakışta
Kurban olam ben köyüme.
Yedisinden, yetmişine,
Salına, salına nerden gelirsin?
Yürüdüğün yola, kurban olduğum.
Tarayıp zülfünü, dökmüş yüzüne,
Saçının teline kurban olduğum.
Eğmişsin kaşını, hazan mı geldi?
Kişi ettiğini, çeker demişler,
Ne etim ki, çekiyorum Yaradan.
Bir mecnun misali, düştüm çöllere,
Ne kaybettim ki, arıyorum Yaradan.
Biçare kulunum, bellidir halim,
Çatıp kaşlarını bakma yüzüme,
Sevdalıyım, o sevdalı gözüne,
Bir tebessüm ile tatlı sözüne,
Arada sırada gül bana yeter.
CEYLANİ der ela gözlüm ağlama,
Hangi yağmur damlaları,
Göz yaşlarıma karışmadı?
Hangi deli rüzgar,
Taranmış saçlarımı okşamadı?
Lapa, lapa yağan,
Tipileyip dolduran,
Zalim gurbet çekilecek dert değil,
Yedin şu ömrümü zalim sen gurbet,
Doğup büyüsem de yine yurt değil,
Yedin şu ömrümü zalim sen gurbet.
Düğün olur, el alemden duyarsın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!