Yaprağı dökülmüş ağaç misali,
Şimdi ne hal olmuş vay benim köyüm,
Kimisi göçmüş gurbet illere,
Şimdi viran olmuş vay benim köyüm.
Her kapıdan çocuk sesi gelirdi,
Gönül bağım, talan olmuş,
Tutunacak, dal mı kaldı?
Gül kurumuş, bülbül susmuş,
Gidilecek, yer mi kaldı?
Yollar uzak, varamadım,
Kurtlar sofrasından kapan kapana,
Kimileri doymuş yatan, yatana,
Ne geçmişim kalmış, ne geleceğim,
Bozulan kültürü yutan yutana
Köylerimiz şehirlere yığılmış,
Feleğin sillesin, yemişiz koçum,
Kerem gibi yansak, vız gelir bize,
Aşkın kitabını, okuyup yuttuk,
Ferhat’ın dağları, vız gelir bize.
Yaşadık; hasreti, gamı, kederi,
İçerden dışarı çıkamaz olduk,
Köyümüzü sardı kene belası,
On altısında bir kurban verdik,
Yüreğimi yaktı KENE belası.
Nişanlıydı Bahar, henüz solmadan,
İnsan unutur mu, doğduğu köyü,
Kana kana içtiğim suyu özledim.
Köyün dört bir yanı, gezdiğim yeri
Kazalarak gezdiğimi özledim.
Caminin dibine, varıp dikilsem,
Erişilmez, dağlar aşan,
Git denilen yere koşan,
Cehaletle, hep savaşan,
Benim, garip öğretmenim.
Dilsizlere, dil öğreten,
Çocuk doğar,sezeryanla,
Gör bak, zaman ne getirdi.
Ana ağrı, çekmez böyle,
Gör bak zaman, ne getirdi.
Öllüğü yok, hazır bezi,
Aşk dediğin, bir ateştir,
Ancak onda yanan bilir.
Aşka düşen, bir sarhoştur,
Badesinden içen bilir.
Bu aşk dışardan, bilinmez,
Bunlarda gelir,
Bunlarda geçer,
Neler geçmedi ki? ..
Anan seni, seni
Bu günler için doğurmuş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!