Bıkmadan yürüdük aşındı yollar
Taşıyamaz oldu, kırıldı dallar
Suya hasret kaldı, büküldü güller
Dünün yırttığını gelecek yamar
Vuslat yakın gönül, bu son tarumar
Gecenin zifiri karanlığında
Efkârın dibine vuralım bugün
Gürültüden uzak sessiz bir yere
Oturup sırlara erelim bugün
Anlatalım kimse dinlemese de
Aldanıp da sakın ola sırrını
Açık etme gönlündeki derini
Kutsalın saydığın hassas yerini
Ağızlarda çiğnenirsin, söyleme
Koz verirsin düşünmeden, boşuna
Geçtiğin yollardan çoktan döndüm ben
Vefadan, cefadan söz etme bana
Çok dinledim o şarkıyı önceden
Vefadan, cefadan söz etme bana
Gençliğimin baharında yoruldum
Bizlere sunulan model hayatlar
Dar gelir bünyeme uymadan patlar
Bire, on bin veren sahte hasatlar
Temizi ayırdım, kirliye sövdüm
Karmaşayı değil, sükûtu sevdim
Tam yedi yüz altmış beş kilometre
Sultanbeyli, Pazar dörtyol arası
Gitmekle, gelmekle acep biter mi?
Sultanbeyli, Pazar dörtyol arası
Gurbette doysak da sıla özlemdir
Her geçen gün, dünden daha zor gelir
Biçare gönlümden feryat yükselir
Her müşküle çare vardır diyenler
Bu derdi görünce imkânsız bilir
Sevgiyse, huzursa bize gereken
Hepsini beraber sağlayalım mı?
En çetin leb-değmez atışmaların
Sonunu tatlıya bağlayalım mı?
Takvimden rastgele gün belirleyip
Beni iyi dinle, güzel kardeşim
Sen, sen ol her şeye hemen inanma
Temiz, saf çocuksun kötü üzerler
Birazcık kulak ver, aman ha kanma
Bu âlem öyle bir âlem oldu ki
Göz cihanı değil kalbi görendir
Gerisi âmâdır, manası yoktur
Habersiz gözeten gerçek yarendir
Kalanı riyadır, etrafta çoktur
Hakikatle yalan karışır mı hiç?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!