Ey Müslüman bu bayramda
Dört ayaklı hayvan yerine
İki ayaklı it kesinde
Bari bir işe yarasın
Üç beş günlük dünyada.
Karanlık var odamda
Gözlerin karanlığına benzeyen
Duvarın rengi kahve oldu
Ten rengine benziyor
Askıda da peruk asılı
Dalgalı saçı hatırlatan
Sevda mal değil ki
Kalitesini nasıl anlayacaksın
Güzel kokuyorsa önce ruhuna
Sonra bağrına basacaksın
Hasret kokan gurbet gülünü
Dalından koparmayıp desenini seyredeceksin
Buramı şuramı boş ver de
Kaderi düzeltiver doktor
Kara olan alın yazımı
Beyaza döndürüver doktor
Ömrüm yapboz yapmakla geçti
Bazı dostlar rakıya
Bazılarıysa dostluğa gelir
Bazısı mutlu olarak gider
Bazısı ise küserek
Yani dostluğun sadece soyadı olur
Adı asla konmaz.
Dört nisandı ölümsüz olduğun
Anlı şanlı başbuğlar ölmez türküsünün
Anlı şanlı bayrağımızla destanlaştığı
Kara kış demeden bütün dillerde.
Dünyaya seni ilan edemesem de
Ben seni deli gibi seviyorum
Ne olacak sonum böyle
İnan ki hiç bilmiyorum
Derinde gizlenen sevdamı
Allah’la kandıran cins bitlendi
Çekirdek gibi ağız itlendi
Mangal başında kuyruk şişlendi
Yağıyla rakı süslendi
Çarende din pislendi.
Rakı bardağının içine tespih atıp
Delikanlılık kitabı yazan
Saçının içine yazma, eşarp sıkıştırıp
Beline, boynuna takıp
Hanım evladı gezen
Hacca gidip her haltı karıştıran
O türküyü dinle ey gönül
Gitme diyor gitme
Umut güvercinimin kanadını kırma
Zaten kanatlarım kırık
Nasıl yanına geleceğim diyor
harkuleda tebrık edıyorum