Ben,yeşil yalının gri duvarında mozaik çiçekliğim.
Yüzyıllık çınarlardan farkım var benim!
Ne bulurlar şehrin kokmuş kaldırımlarında?
Ahşap,gıcırtılı merdivenler ve tozlu,işlemeli sehpalara örtülmüş;
Tertemiz,lavanta kokulu gençliğim.
Sen bir çiçek ve gök yüzü;
Mavi,serin ve gercek!
Ben,acının gerçek yüzü
Ve bir Halik Arnas masalı
Ve bir cizgi roman kahramanı,
Çan tınıltısı,sevgi pırıltısı.
Zaman akmıyor aslında,ruhumun güzel yüzlü maskesi eriyip bitiyor.
Öyle sıkılmışım ki, bir gelin sandığı içindeyim ve dizlerim başıma yaslı...
Korkunç bir görüntüye verdiğim irkilme gibi her saate bakışım!
Çevremde artan sesler batan güneşin çığırtkan elçileri,askerleri.
Kumbaraya para atar gibi biriktiridim yaşlarımı,yıllarımı taki,
kim bilir kaç kere
ayrılık ölüm
ve sonra ölüm ayrılık
daha başlar daha yeni hayat
ve sonra
yaşamak çile
aşka zaman vardır hep
ya biraz geç ya biraz erken
unut,,,
unutki unutmalardan bir umut ol
sen yine hoyratca önüne çıkan fırsatı tep
Delidir ask
Onun gözlerinde bir ruhun dirilişini izlerken
Ve leylaklarla süslenmiş bir cennetin varlığını omuzunda süzerken
Delidir ask
Ona hasretin hiç bitmeyecek bir sağanak gibi aklına düşerken
Ve gitmelerin sözlüklerden silinmiş olmasını dilerken
Beni saklasan ölene dek,bir hücrede, tek başıma,
Fikrim hür,vicdanım özgür,hapsedemezsin,
Çürüse vücudum bir köşede,aciz ve fakir,
Gönlüm zengin,ruhumu tahtından indiremezsin.
Vursan beni alnımdan bin kere,damarlarımı kurutsan,
Beklemek...
Tamda günün bu vaktinde,
Heleki özgürlüğün hapsinin ziyaretinde.
Vaziyetsiz,kederli,
Her saniyesine beyaz bir saç teli...
Bu gece,
Istanbulum
Gel sarıl ruhuma efkarın yatışsın
özlemim dinsin.
Sancılısın bu gece sende benim gibi
Gel
Sıcacık sevgini özledim anne.
Çıkarsızca sevmeni.
Ötesini hiç düşünmeden.
Dizinde yatmayı özledim.
Başımı okşamanı…
Bir de elini tutmayı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!