EV ŞİİRLERİ

EV ŞİİRLERİ

Nazlı Arman

Yaşamın iyi çalışılması gereken
Bir ev ödevi olduğu düşünüyorum
Sıkılmamak için sevdiğiniz
Bir kaç arkadaşınızıda çağırabilirsiniz
Arada şarkı,şiir
AŞK 'ı da atıştırarak
..

Devamını Oku
Ali Lidar

115.

Mangaldaki köze gömülüp çıkartılan patlıcan bir poşete koyulup hava almayacak şekilde iki dakika kadar bekletilirse kolayca soyulur. Binboa Satsuma ılık Red Bull'la içildiğinde bir halta yaramaz. Krematoryumların tabanları fayanslarla döşeliymiş temiz görünsünler diye. Nabokov ve Soljenstin ve Grossman ve Pasternak'ın ortak noktaları nedir bilir misiniz? Bilmiyor musunuz? Ben biliyorum. Başka.. Başka bir sürü şey daha biliyorum. Hayatımı bilinebilecek her şeyi bilmeye adadım ben. Olur da günün birinde birileri bana bir şey sorar ben de pat diye cevap verir böylece bir işe yaramış olurum umuduyla ilaç prospektüslerine,nizamiye talimatnamelerine, buruşturulup fırlatılmış gazete kağıtlarına, ev aletleri kullanma kılavuzlarına, solaryum broşürlerine, el ilanlarına, duvar yazılarına, romanlara, ansiklopedilere, biyografilere, masal kitaplarına, gezi kitaplarına, yemek kitaplarına iştahla saldırdım.. Amazonlardaki bitki örtüsünden ve 17. yy. saray mutfağından ve Gütenberg'in bastığı ilk on kitaptan ve Rugby'nin kaç kişiyle oynandığından haberdarım. Kısıtlı malzemeyle nasıl bomba yapılır, çivi ne zamandan beri kullanılmaya başlamıştır, Buckhingam sarayının kaç odası vardır sorun hemen cevap verebilirim. Evet evet her boku bilen adam diye bir şey varsa işte o benim.. Ama tüm bunlarla uğraşırken bir şeye zaman bulamadım. İnsanlarla nasıl anlaşılır, insanlar birbirlerini nasıl idare edebilirler bir türlü öğrenemedim. Bildiklerim beni potansiyel bir bilgi yarışması telefon jokeri haline getirdi. Oysa ben bilinmeyen sorularda akla gelen adam olmak yerine okeye dördüncü olarak çağrılan adam olmayı ya da rakı masasına muhabbet için çağrılmayı isterdim. İnsanları çok ihmal ettim. Neyse ya şımarmayın sevgili insanlar olan olmuş bundan sonra hibir şey değişmez elbette. Bunu sonuna kadar okuduysanız eğer süratle unutun, çünkü yarın bana bu yazdıklarımdan bahsedip yaklaşmaya çalışan olursa aranızda sopayla kovalayabilirim. Şimdi sessizce dağılın..
..

Devamını Oku
Ayhan Bilen

Ev bíyaníya esrín,
Di rúkela çawên te da,
Dema hildikeland wateya hebuna min,
Em çiqas bê deng diman,
Di naw gotinê xweda...
..

Devamını Oku
Nazlı Arman

Yüreğim dağınık ev gibi
Sürekli temizlik yapasım var
Yerleşmiş ayrılığın
Ağır kırıntıları
Dip köşe
Ne kullansam çıkmıyor
..

Devamını Oku
Zeynep Erdoğdu

Sahilde bulunan bir kiyi kahvesi tadidir yasananlar.Söyle salas yikik dökük yasanmisliklarla dolu, köhne hayatlarla yipranmis duvarlarla sarili dört yani.Özlem kokar pencereleri.Kapisi acildimi, insana insan sesiyle ‘merhaba’ der iskemleleri.İste bu tatla doludur yasanan insan öyküleri. Kimi yasamlar mey tatdinda, kimi bir meyva sepetini andirir.Hani hos dost sohbetleri yanina meze olan meyler gibi ser’de hosluk yaratir dinlerken.Bazisi da meyva kokusunu aldirir insana, söyle her cesit meyvanin yan yana gelip de icini ferahlatan esansini etrafa yaymasi gibi.Kirik dökük kiyi kahvelerinde anlatilan konular gibi eski, bir o kadar yasanmis ya da bir o kadar yasanamamistir yasanmaya calisilanlar.Ama yasansa da yasanmasa da sahilde bir kiyi kahvesi tatdini hatirlatir insana.Onun kadar yikik, onun kadar yasam dolu. Öyle ya, ne cok yasamlari barindirir kiyi kahveleri.Ne cok hayâllerle ve kirikliklariyla doludur her tuglasi.Su tugla Ayse hanima aittir meselâ.Ne cok aglamistir basinda ya da ne cok gülen kahkahalar atmistir tuglayi da güldürürcesine.Su tugla Ahmet efendinin ser’indeki hosluguyla dolu nâralarini bagirir hâlâ.Karisina kizginligini dile getirir bir diger tugla Hasan beyin.Su üstünde film afisinde firlamis gibi poz veren, kadin portresi duran tuglaya ne demeli.Belkide bir tek o bilir, o portredeki kadinin aglayan kahkahasinin nedenini.Sahilde bulunan bir kiyi kahvesi tadidir yasananlar.Hepimizin her gün defalarca önünden gecip de görmezden geldigimiz hayatlara ev sahipligi yapar her tuglasi.Her civisi yürege batan bir aci sözdür aslinda.Cogumuz cay ya da kahve tadinda dakikalar gecirmek icin ugrariz buralara.Farkinda degilizdir, hesabi masaya birakirken yasamisligimizin bir kismini da orada biraktigimizin.Bizden sonra gelen ve bizden önce gelipde orda kalmis ve kalacak hayatlarin farkinda bile degilizdir.Alâlade bir kac dakika gecirdigimizi sanarak ayriliriz dükkândan.Sahilde bir kiyi kahvesi tadidir yasadiklarimiz ya da yasamaya calistiklarimiz.Unuttugumuz belkide unutmaya calistigimiz yasamlarimizi birakiriz o tuglalara.İyide yapariz aslinda, cünkü bizler oradan ayrildiktan sonra sessiz sususlar sarar tuglalari, insan sesinden ve hayatin kesmekesliginden sonra.El ayak cekildiginde tuglalardir artik konusan.Hepsi birden dile gelir o gün hangi hayatlari dinlediklerine dair.Sonra biz insanlarin bile hâlâ beceremedigimiz bir saygiyla, sira sira dinlerler birbirlerini.Biri konusurken ötekiler sabirla bekler digerini.Biri günden kalan gözyaslarini akitir digerlerine.Gün icinde oraya kafasini dagitmak icin ugrayan birinin, ona teslim ettigi hüzünle.Bir baskasi ise umut dolu bir gülümsemeyle baslar sözlerine, günden arda kalan.Bir baskasi hâlâ sarhostur, ser’indeki hoslugu atmak için oraya ugramis birinden ötürü.Bir baskasi kararsiz bir sesle baslar cümlelerine, sinavda ne yapacagini bilmeyen bir ögrencinin kalanlarindan.Gece cekilmeye basladiginda kisa bir dinlenise gecer hepsi.Cünkü günle beraber gelecek yeni yasamlari dinlemeye hazirlanmalidirlar.Sahilde bir kiyi kahvesi tadinda yasanir yasanmisliklar ya da yasanmaya calisilanlar...........

Tarih: 16.10.2007 Saat: 00:51
..

Devamını Oku
Fevzi Künüçen

Hele gün batmaya görsün
Kesilir sesi kaldırımlarda ayakların
Birer-birer
İner perdeleri pencerelerin
Kulak asmam düdüklerine
Fırın-fırın pinekleyen bekçilerin
Gayri sokaklar benim
..

Devamını Oku
Muhsin İşsever

Bir akşam vakti,
İçim buhrân dolu..
Bir hâyli misafiri var ruhumun,
Sıkıntılar, güvensizlikler...

Düşünüyor aklım, kendinden bî-haber,
'Ne yapsam, ne etsem' diye..
..

Devamını Oku
Işık German Ersoy

*Doktrin* Dünyada ve Antoloji.Com da ilk kez

Bir ülkenin
Ev sahibi
Unutulduğu an
Kiracıları
Birbirlerine girerler
..

Devamını Oku
Agah Toros

biraz sonrası gece
kim bilir hangi kuytuda
hangi bilmece
sorulur bir yalnızlığa

burdan sonrası hüzün
kim bilir kimin şarkısı
..

Devamını Oku
Vehbiye Yersel

Yüzüm yara bere dolu…Bu yaralar,sanki saksıda yetişen bitki gibi yeşeriyor,ilaçlar kökünü bir türlü kurutamıyordu.İlk baharda otlarla beraber yüzümde de bu çıbanlar,akneler,eziyetli kanlı irinli, meyvesini vermeye başlıyor.Kaşıdıkça kanıyordu.Bir tek çenem,gözlerimin çevresi ve alnım da yoktu, bu yaralardan mahrum kalmıştı,oralarda bir hasar yoktu. 
 Yüzüm harabe gibiydi.gözlerim ve dalgalı simsiyah saçlarımdan başka suratımda elle tutulacak yerim yoktu.,Ben çocuk halimle o ağrılara,aşağılanmalara nasıl dayanıyordum,bilemiyorum. 
 Rahmetli Mahmut amcam,memur olduğu için devamlı ilçelerde çalışıyordu,daha sonra Mardin merkezine tayin edildi,amcamın geldiğini ev yerleştirdiklerini anlattılar,vakit akşam ezanı okunmak üzereydi.Ben korku nedir bilmezdim.O saatte anneme haber vermeden, daracık,taş toprak merdivenli,sokaklardan gire, çıka tarif edilen evi bulmak için bazan da duraklıyarak aldım başı gidiyorum.O yıllar aydınlatma yok sokaklar karanlık,dedim ya korku nedir bilmezdim.Taşındıkları,tarif edilen eve ulaştım.sanki mum yakmış da beni bekliyorlardı,o zamanlar okula bile başlamamıştım.Demek ki 5-6 yaşlarında vardım,ama dün gibi hatırlıyorum, kaşımda sanki amcam duruyor,unutulacak gibi değildi,o engine anlamlı bakan gözleri…Amcamı hatırlıyorum.O engin yeşil-mavi arası gözler,Ulu 0nderimiz Atatürk`e benziyordu.yanına koştum,hoş geldin amca diyerekten.şimdi türkçe telaffuz ediyorum.O zamanlar ana dilimiz Arapça,yani anlayacağınız,biz güneydoğulular birazcık da Kolej mezunu sayılırız.Okula yazılıncaya kadar,evde konuşulan dil Arapça idi. 
 Okula başladıktan sonra okulda Türkçe öğreniyorduk. Ve evdekiler de bizden. Öğreniyordu.bizim ailede ben 4 numara olduğum için Türkçe konuşan vardı,iki ablam,ağabeyim,annem babam.Bir tek baba annem konuşamıyordu.ama konuşulanları anlıyordu.Dedelerim 1560 yılında oraya uç Beyi olarak gönderil- 
 miş ise de,orada doğanlar hep Arapça dilini ana dili olarak biliyorlardı,çünkü konuşulan dil buydu.Ama şimdi ki gençler, 
 mesela benim 32 yaşındaki kızım bir tek Arapça kelime bilmez,çünkü evde konuşulmuyor ki kulak dolgunluğu olsun 
 Ama ben Allah”a hep şükrediyorum orada doğduğuma,Kutsal kitabımız,rehberimiz,Allah”ın Kelamı Kuran-ı Kerimi okurken anlıyorum,mealini okumaya gerek duymuyorum. 
 Verilen mesajı alabiliyorum.Bir lisan bir insan derler ya doğrudur. ve su anda Allah`a şükür ediyorum,iyi ki orada doğmuşum.` bir lisan bir insan derler ya.` Kur`an-i Kerim i okuduğum zaman anlıyorum.Evet,yengem,amcam yalnız misin diye sordular evet dedim,elini öpmeye geldim,gel dedi seni öpeyim.beni alnımdan öptü.ona verdiğim cevap 0nu üzmüştü. beni bu sefer yanaklarımdan öptü`.haklisin amca,alnımdan başka öpülecek yer yok ki yüzümde.`dedim.ve su anda söylenmiş bir söz gibi aklımda.sonra beni ararlar eve gideyim dedim,aman dikkatli ol,Allah var dedim,bana birsey olmaz.eve gittim.Annem babam neredeydin? Diye sordular, Amcamı görmeye gittiğimi anlattım.Korkmadın mi? Yolda karşına köpek çıkabilirdi,ne korkusuzsun diyerek,bana birazcık kızdılar.bir şey olmadı,işte geldim.Bir şeyim de yok. dedim. 
 10-06-2009 Mountain View Kaliforniya
 
 Vehbiye Yersel
..

Devamını Oku
Bekir Tolu

YUVADAN DÜŞEN KUŞ

Toprağın damarlarında ellerim, uzun süre öylece kalakaldım..Bir ressam özeniyle bakıyordum… Ana kokusu……Kardelenler ……..Ayrılamadım bir türlü, uzaklara gittim, gittim ama hep heybemde ümit vardı dolu DOLU..Dağlar aştım adını bilmediğim, isim verdim kendimce Gül dağı, Gönül dağı, pınarlarında susuzluğum gider dedim ama ne mümkün onlar benden susuzdu. Dertli pınar, tereli pınar, kör pınar, kuru oluk onlarında derdine uygun isimleri vardı….Hep yanımdaydı götüremediklerim.

Güzellikleri yazdım yarınlara dikilitaşlarla,kırılan kırıldı kalan gönüllerde yaşayandı….
Saklambaç oynadığım bu yerler kaç dervişe ev sahipliği yaptı da bir bana ayrı kaldı
Yüz kere demiştim belki tekrar tekrar buraları seviyorum. Olmadı bir türlü.. Yuvadan düşen kuş bir daha uçamazmış
..

Devamını Oku
Mehmet Yaş

Komşumuzun evinden çıkarken hıçkırıklar,
Bizim evde de hüzün olmalı hiç değilse..
Bizde kutsaldır komşu hakkı ve komşuluklar,
Bu töre’mizde böyle kalmalı hiç değilse.


Doğsan yanında olur, ölsen yanında yarın;
..

Devamını Oku
Yakup Yıldız 2

Çal be gırnatacı çal,
Mutluluğun zillerini takıp oynayacağım.
Aşım olmasada ekmeğim var,
ben ağlamam ağlarsa pollyanna ağlar.

Fakir doğdum diye ağlamadımki doğduğumda..
Popoma vurdular diye ağladım.
..

Devamını Oku
Ömer Dursun Yanak

Çirkinsin fakir muhitlerin kaldırımlarına park etmiş lüks arabalar kadar çirkinsin

Suçlusun seni okutmak için uğraşan ırgat babanın benzi solmuş ananın ödeyemediği ev kirası kadar parayı tipsiz amerikan kotlarına ödediğin sonrada kitap alacağım para lazım baba dediğin için suçlusun

Haklısın sana sürekli oku adam ol baban gibi bizim gibi,,,,,,,, eşek olma derken aradaki virgülün cümleye kattığı anlam farkını iyi bilmediğimiz iyi anlatamadığımız için haklısın

Lakin kızgınlığıma bakma ömrüm oldukça arkandayım.Çünki sen mahsun ve güzel ülkemin yarınlarındaki muhtemel Türkçe öğretmenisin.Çünki kendilerinden başka herkesi uşak ve eşek olarak görenlere ve kendilerini sömürebildikleri kadar mutlu ve güçlü hissedenlere dur diyecek onurlu izzet ve iffet sahibi çalışkan erdemli yeni nesillere güzel Türkçemizle beraber adam olmayı öğreteceksin. Ve birgün senin çocuğun kitap alacağım para lazım dediğinde baban gibi tereddüt etmeyeceksin. İşte o zaman ben boşa yaşamamış ve bu satırları boşa yazmamış olacağım
..

Devamını Oku
Melek Ayaz

Binlerce kapıların, kapısız eşiğinden geçtim. Uzandım mevsimlerin ötelerine, ötelerin bir beşinci mevsiminde durdum. Gökyüzünün yüzü çil doluydu yıldızlardan. Yanakları ıslaktı, sildim bulutların kıyılarında, ses yoktu, ben yoktum, kutuplarda bir ev yanıyordu....
Göz yaşlarım sabah yağmurlarından da ıslaktı, çıplaktım gece bir şişe mürekkep gibi dökülmüştü üstüme, bilmediğim bir dereden acılar akıyordu. Özlemin doldukça doluyordu içime, Vampir soyundan gelen kızıl saçlı canavar, zehirli diliyle yaralamıştı bedenlerimizi, hepimiz üşüyorduk, zekam sıfıra düşmüş, bedenim kibrit kutusu, ateş üstüne ateş alıyordu, güneşin gazı bitmişti fitili kurumuş ha söndü ha sönecek, kederli bir kervan gibi alıp başını giden bilinmedik bilinmezlere, bir uçurtma olur sevginin yüzü, kapılanır boşluklarda, yaşı büyümemiş bir çocuk koşar uçurtma iplerinde.
Kaçak sözcüklerde yıkılırız, gelin sesi gibi boşanır ağıtlar, bir dal kırılır ummadık yerimizden, türkülerinde sürgülenen bu geceyi nereye götürmeliyiz....Dört yanımız ölüme takılı kaldı, güneşin gemisiz yerinde yolları kesilmiş bir boşlukta, gecemiz uyanmıyor....
Beşinci mevsime verdik güllerimizi ölüm mevsimi....
..

Devamını Oku
Zihni Ozselmanoglu

Parayla pulla donen dunya
Eski ev yasadigmiz musterek
Para birsey degilmis guya
Kader bize de guller elbet

Yarim kalmis bitmeyen isler
Hersey bagli para ve zamana
..

Devamını Oku
Ali Lidar

266.
Michel Foucault, “Neden her kişi kendi hayatını bir sanat yapıtına dönüştürmesin? Neden şu ev ya da lamba bir sanat yapıtı olsun da benim hayatım olmasın? ” diye sorar bir yerlerde. İyi ya da kötü yaşam değildir tabi kastettiği. Rezil bir yaşam da sürseniz bunu bir sanat eseri haline getirebilirsiniz, yeter ki rezilliğiniz size has, sadece sizin becerebileceğiniz türden bir rezillik olsun.

Aynı Michel Foucault,”Bugünlerde amacımız ne olduğumuzu keşfetmek değil, ne olmuş isek onu reddetmek olmalı.” diyerek de reddin ve inkarın (buradaki inkar düz inkar değil tabi, bir tür ontolojik inkar) insanın asıl gerçeği kavrayabilmek için tek seçeneği olduğunu söyler.

Ve yine sevgili Michel Foucault, “Bir yerde herkes birbirine benziyorsa; orada kimse yok demektir.” şeklindeki muazzam tespitiyle hepimizin ağzına sıçar ve gülümseyerek çekilir. Kurban olduğumun keli, sağ olsaydın da ikişer duble rakı içseydik seninle, beni bir tek sen anlardın be Foucault…
..

Devamını Oku
Yüksel Nimet Apel

Bu şaşaa bu şatafat,elmasyüzük,
Bilmem kaç kırat...
Borç gırtlakta bitti rahat
Kadın zengin aristokrat
Gitti bir gecede kumara...
Ev,çiftlik,yat, kat
..

Devamını Oku
Elazığlı Mustafa Kaya

biz sevdik
dağların ardındaki o köyü
ağaçları
ırmakları
kuşları
sisli havayı dinledik.
doğsun mu doğmasın mı güneş.
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

Büyüklerinin Öğüdü ile Kendi Rotanı Seç! .

En kestirme yol; tecrübesini kazandığın! .
Bir yol; tecrübe ile mana kazanır daima! .
Bin sefer aynı yoldan geçip, bilmez isen;
Tecrübe kazanamazsan ayak yorgunluğudur! .

..

Devamını Oku