Çok sevmiştim görünce, ela gözlerinizi
Yüreğimi çalmıştı nasıl magandaydınız
Ne dediniz duymadım, içtim sözlerinizi
Gözüm sizde kalmıştı, nasıl magandaydınız
Okyanuslar gibiydi kelime hazineniz
Dün cihana güneş açtı
Gri köpüklerin arasından
Meraklı bakınan yeryüzüne
Sen geldin aklıma
Gözlerimi diksem, alıyor şulen
Sevmemeyi hiç sevmiyorum,
Uzakta olsan da
Yörüngenle sınırlı
Görme alanımdan.
Uykularım başına buyruk
Dost bildiğimiz küffar, boynumuza taktığı
Cendereyi sıksın mı, oldu, gözlerim doldu
Tarihten silmek için, hain bulup yaktığı
Cehenneme tıksın mı, oldu, gözlerim doldu
Belki geçim derdinden, hissetsek bazen küskün
İlk gördüğümde seni, yaşanır dediğim
Varlığınla var olan, o şehir bu işte
Öksüz kalbim sevdanla kuşanır dediğim
Yörüngene hapseden o sihir bu işte
Adı neyse
Bir sır, tarifsiz
Ne akar ne kokar
Tutasın gelse
Bulamazdın kulp
Hani, süt dişlerin sütü
Ne güzeldi elinin ayarı be usta
Parmağından su damlasa şerbet derdik
Tuzu, biberi, biberiyesi
Bütün baharatlar karşında susta,
Lezzet kervanının cariyesi.
Biblo gibi dizilirdik masaya
Münhasır esrarıyla, bin bir hali var kalbin
Rüzgarla düşen tohum yeşerir büyür bazen
Bazen de patlayamaz nişanesi edebin
Yıllanmış özlemlere, naçar barınak mahzen
Sıkıştırır ya hani, zalim nefsi insanın
Bir Kasım soğuğunda dünyaya geldim
Bilmem gözyaşım niye, akmadı anne
Sevinçler doruğunda, hüzne engeldim
Kimse "hani rızk" diye, takmadı anne
Canı veren Yaradan, elbet Rezzakdı
Şiir nasıl yazılır, nasıl olmalı sizce
Nedir işin tekniği, hazır edin defteri
Anlatayım not alın, üfüreyim hadsizce
Karnı ağrıyan sussun, vuracağım neşteri
Dili iyi kullanmak bu işin alfabesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!