Zalim ne kadar edersen et zulüm
Mazlumu da koruyan kanat vardır
Çözülür gün be gün attığın düğüm
Sanatından öte bir sanat vardır
Gelir Hak yolunda bir ayak sesi
Es rüzgâr es, al götür benden şu akan teri
Ve onunla beraber dünyadan usancımı
Yorgunum içim yanar olmuşum mahşer yeri
Dirilmek mezarımda çiçekler açınca mı
Alır götürür enerjimi bu yaz günleri
Sesler gelir derinlerden
Bir fırtına kopar gibi
Gerinip yattığı yerden
Kalkan bir canavar gibi
Kesilir diz kapaklarım
Benim dağlarım her dem bülbüldür güldür
Gel götüreyim seni o dağlarıma
Sularım berraktır akar güldür güldür
Gel çiçek aç sen de katıl baharıma
Gidelim yavrum biz buralardan çekip gidelim
İçimize mal mülk hırsı kök salmadan gidelim
Öyle yaman öyle güzel bir hırsız ki bu dünya
Gönlüm çalıp neyim var yok o almadan gidelim
Arkamızdan hayır dua eden insan bol olsun
Gözlüğün ruhu alev aldı
Kurtuldu bütün düşüncelerinden
Ne fark ederdi olmak ya da olmamak
Çat diye çatladı tam orta yerinden
Sıkılmıştı hep perdelemekten güneşi
Hep aynı sözler edilir, hep aynı terane
Ne bunlar şiir, ne de söylenen şairane
Nerde kaldı ahenk, vurgu ve ritim; zamane
Tüten ocaklara bakarım hepsi virane
Benim kendimi mes'ud hissettiğim
Ancak aşkın şarabın içincedir
Olgunlaşıp yemyeşil başaklarım
Kucak kucak orakla biçincedir
Çekmiş kılıcını sallamış soğuk
Düşmüş ağaçlardan bütün yapraklar
Maviden griye boyanmış ufuk
Kapısına kilit vurmuş topraklar
Rüzgâr sesini kısmış sessizliğin
Ters çevirdiniz beni baş aşağı yüz seksen
Sonra seyre daldınız akışına zamanın
Kumlarım çaresizce içimden dökülürken
Duymadınız sesini dan dan çalan bir çanın
Sükûnetimin içinde yaşarken, zamansız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!