Ansızın bulmalıyım seni
ıslanmışken amansız bir yağmurda
yapayalnız kalmışken bir dağ başında
sesini duymalıyım
sığınmalıyım kanatlarına
şehirlerarası uzun bir
yalnızlığa mı kaçmak gerek
yada kaldırıp
bu vücudu
galata köprüsünden
dibe mi demirlemek
Gel bu akşam kaçalım
Yarınsız bir zamana
Gel kaçalım sorgusuz bir aşkın
Ter nem ve aşk
Kokan sabahına
Gel kaçalım hoyrat bir zamanın
Yüreğim kanarken tuttuğum kor kor ellerin
bakışlarımdan süzülen kiremit tozu gözyaşları
lilyumun kokusundan
ve aşkın acısından kalan
birde mahpusluğun acısıdır
yüreğim özgürlüğünde seni ararken
şimdi sen dudaklarının
kenar çizgilerini
yanaklarına
doğru kaldırıyorsun ya
bilsen
kaç kişinin
şimdi keskin bir iğde kokusu sarmış
şehrin dört bir yanını
vakit eski zamanlarda iğde koktuğu zaman
saçlarını ve gülüşünü eklerdi
birde kokun gelirdi
iğde kokusundan daha keskin
Gıcırdayan kapılar
gibi hayatlarımız.
Ne gıdırdamayı
bırakıyor...
nede çakıldığı
yerde
vuruldu
sendelemeye başlarken
kalan son gücü ile
gözlerini ileride uzaklaşmakta
olan kişiye dikti.
sözün anlamdan düştüğü zamandı
karanlığın keskin soluğunda
saatin sarkacı dövüp duruyor
bomboş odayı
kokuşmuş bir boşluk
acı küf ve
kararmış
bir nefes çeksem
buradan yedi tepeye
sevda ve gül kokar
şimdi
ve bütün yağmurlar
baharı muştular
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!