Üç hafta geçti,savaşçılar gitti
tekrar dönerek kabus dolu alana
yerimizi bulduk, yeniden gördük ki
asker uzanmış yatıyor güneş altında.
Onun somurtkan silahının namlusu
Açmak kollarını şöyle
Güneşin herhangi bir yerine
Dönmek ve dansetmek
Ak gün bitinceye dek
Serininde bir seherin
Uzun bir ağacın altında kalmak
Demokrasi hiç gelmeyecek
Ne bugün,nede bu yıl
Ne de asla
Aldatmalarla, korkularla.
Benim de haklarım var
Düşlerine Sarıl
Düşlerine sım sıkı sarıl
Eğer düşler ölürse
Hayat kanadı kırık bir kuştur
Çırpınıp uçamayan.
AHTAPOT
Söyle bana Ahtapot,yalvarırım
Ne bunlar böyle,ayak desem değil,el desem değil
Ahtapot,ben sana hayranım.
Senin yerinde olsam,kendimi 'biz' diye çağırırım.
Şarkı
Sabah vakti gelmiş
Mevsim bahara erişmiş
Saatlerden tam yedi
Yamaçlar sabah çiğiyle pırıl pırıl
Erguvanlar için bir şiir yazmalıyım
Altında bir resmin asılı olmalı
Uzaktan uzağa çan sesleri gelmeli
Bir vapur günah işliyor gibi sessizce
Geçip gitmeli boğazdan.
Fil gibi bacaklarıyla
Ormanı inletir
Güm güm de
Güm güm
Söyletir, dinletir..
Hadi canım
Uç uç böcekleri
Olamaz böyle bir şey
Bu kadarı da yalan
Gecenin birinde
Kirmanımı Çeviremem
Anacığım,kirmanımı çeviremem
Parmaklarım durdu,dudaklarım kurudu
Demek sen de duydun aynı duyguyu;
Ama kim benim gibi duyabilir bunu.




-
Melaike Hüseyin
Tüm YorumlarGüzel bir manzara olmuş yine Hocam! Günlük gibi.
Hanımefendiye selamlar. İncir olacak da yenmeyecek mi Hocam! :-) Avrupada tane ile satılıyor şu incirler. Tanesi söylemesi ayıp, bidolar. Gurbetçim durur meyve tezgahı önünde, bakar şu memleketinden gelen teker teker kağıda sarılı, içi bal dışı ...