Dövüştün yiğit-çe
Sustun, konuşmadın
Satmadın kimseyi
Öldün erkek-çe
Sen hep yaşayacaksın
Yer yüzünde
Şu gökteki yıldız, şu bülbül sesi
Seni söyler bana seni anlatır.
Şu öksüz çocuğun gülümsemesi
Seni söyler bana seni anlatır.
Şu yüce dağların kalkmayan karı
Nolur benden uzak durma
Ceylan gözlü sevdiceğim
Bensiz hayal bile kurma
Şirin sözlü sevdiceğim
Yoksan eğer susar dilim
Özgürlük ateşini
Yak artık Anadolu
Özgürlükten başka yol
Yok artık Anadolu
Neşter vur en derine
Yeşil gözlüm sana güzel demeyen
Ağız yalan söyler dil yalan söyler
Yeşil gözlerine boyun eğmeyen
Aşık yalan söyler, kul yalan söyler.
Yok bir eşin; ne semada ne arzda
Sakın gelme, sakın gelme
Sakın gelme ey Kürt sen bu oyuna
Sakın gelme ey Türk sen bu oyuna
Bin yıldır beraberiz
Müşterek tarihimiz
Martı kanatlarına yüklediğim sevdalar,
Deniz aşırı ülkelere selam götürür
Yüreğim ellerimde derin uykuya dalar
Düşlerde deniz ağlar, sular üstüme yürür
Beynim azatlık diler, tutsak kafatasından
Çayırında zoğ olaydım
Armudunda loğ olaydım
Göreydim de yoğ olaydım
Özlemişim, özlemişim...
Haşarını, sırığını
Işıklar yandı, yine otobüs yavaşlıyor.
Çay ve ihtiyaç molası verdiğimiz
O asık suratlı sonbahar geliyor aklıma
Onur piyasalarında her geçen gün
Devalüe edilirken şahsiyetimiz
Tuhaf bir gıcırtı duyarım, garip bir uğultu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!