Havası ne güzel,dört mevsim bahar.
Her an güneşlidir,yağmur bol yağar.
Çiçeği misk kokar,kuşu cıvıldar,
Bir başka güzeldir Osmaniye’miz.
Övsem övsem yazsam,sığmaz destana.
Ruhum huzur bulur,gönlüm ferahlar,
Beş vakit ezanı duyduğum zaman.
İnsanlar dizilip dolunca saflar,
Durur saatleri saydığım zaman.
Herkes gibi ben de bir safı tutup,
Bürünmüş kuzu postuna,
Kazık atıyor dostuna,
Kimse almasın üstüne,
Sözüm meclisten dışarı.
Çıkarı her şeyden önce.
Büyük sevgiyle koymuş ustası her taşını,
Göstermiyor bu çeşme beş asırlık yaşını.
Ağzını kapatmışlar susmuş şırlayan sesi,
Şimdi yalnız hayâlde çeşmenin efsanesi.
Ben seni unutmam deme,
Görmeyince unutursun.
Ne kadar da sevsen beni,
Sarmayınca unutursun.
Sevgi tükenmez bilinir,
Gecelerden sonra nurlu bir şafak,
Namerdim eğer ki artık beklersem.
Güneş doğmayacak,doğsa da uzak,
Hiç ısıtmaz beni göğsümü gersem.
Dertlerim bir değil,hiç yok ilacı.
Kök olmak neyine senin Enverî,
Bir ulu çınarda dal olmak yeter.
Namert’ ler içinde bey olmaktansa,
Mertlerin geçtiği yol olmak yeter.
Değişen dünyada korunmalıksın.
Bunca yıl peşinde yârim diyerek,
Bütün gençliğimi verdiğim yalan.
Bazan istemeden,bazan bilerek,
Uğrunda dostları kırdığım yalan.
Sana ulaşmaktı yegane gayem.
Düşman kurşunu öldürmez,
Dostun eli yaraladı.
Yaramın acısı dinmez,
Dostun dili yaraladı.
Düşte görsem inanmazdım,
Ne kötü talihim,ne bahtım varmış.
Kaderim başıma belalar sarmış.
Şimdi anladım ki tek seven yârmış,
Onu da sözünden saptırma kader.
Deli diye gezsin adım dillerde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!