Önü kavurga kavurur.
Arkası harman savurur.
Softa postunu çevirir.
Bir o yandan,bir bu yandan.
Mevki makam,hep uyduruk.
Tarif etmek zordur sana buradan.
Sen bizim obayı bildin mi güzel?
Biraz gözden uzak tutmuş yaradan.
Sen bizim obayı bildin mi güzel?
Yel estikçe üğrelenir başaklar.
Abdest aldık,namaz kıldık.
Tek zeytinle felah bulduk.
Kendimizden emin bildik.
İbadetimiz var bizim.
Çulsuz girdik ya bismillah.
Eyy Türk genci bildin mi,Cumhuriyet ne demek?
Ecdadımın verdiği onca yıllık tüm emek.
Özgürlük,bağımsızlık,laiklik,hür düşünmek.
Basit şeyler değildir,bunu düşünmek gerek.
Ölmeyi emrederek haykırdı yüce Atam.
'Bir söz dedi ki canan,keramet var içinde.
Dün geceye dair işaret var içinde.
Meyhane mukasri görünür taşradan amma,
Bir başka ferah,başka letafet var içinde.'
Nedim-i Şeyda
'Girelim içeri,' dedi koca şair.
Tok olan bilemez açlığın hali
Tokun boynunadır açın vebali
Sazı alıp Koca Veysel misali
Mes dilinden çarık ile konuşur.
Tavuk olur darı ambarı görür
Ne Alaman, ne İngiliz, ne Frenk,
Nerde kemik bulsa orda havlıyor.
Osurgan kancığa benzer pezevenk
Aktıkça salyası, gözü parlıyor.
*
Nazirelerim kulaklarda kalsın
Bensiz olmaz sanma güzel.
Sen olmadan olunmaz mı?
Ben eşek olduktan sonra,
Semer vuran bulunmaz mı?
Ne hurisin ne de peri.
Bir zamanlar gözden uzak küçücük bir köy vardı
İnsanları zor geçinir, gelirleri pek dardı.
Kış mevsimi uzun sürer, karlar adam boyuydu.
Geceleri bir yıl gibi, muhabbetler koyuydu.
Bu mevsimde tüm hayvanlar beslenirdi ahırda.
Yem saman yetişmez diye, sahipleri kahırsa.
Eyy! bana zehrolan hicranlı gece.
Bana yüklediğin elem bitmedi.
Dua ettim gitsin diye üstümden.
Zalim felek yine kabul etmedi.
Sessizliğin bana korku veriyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!