Ey Zühre!
Sana dokunuyordum
ömrümü soyunup üzerimden uçmağa varırken
yokluğun nasıl dokundu yüreğime aslında
bir bilsen.
_ enkidu
kütüğe sarılmış körpe yılan
hangi rüzgârlara açılmış yelken oldun
hizmetin kime kan dolan
yağıyla yatan
Göğe doğru yalnızlık büyür yağmurlarla
akşam denizden yükselirken göğe
en çok bahar gecelerini anarım hatıralarda
ve umutlarım ağarır dere boyuna akan solan güneşte.
_ Kendi kuyruğunu yiyen başın kutsal topraklarında ezilsin
doymadın bir türlü gök suya
seni izlerken
sessizce aktın bildiğin yoldan gün boyu küçük suya.
_ Bir tık'la
ikili sisteme
bir bayt kadar ismini hapsedip
gölgelerin boyunu geçtiği sekize gönderdim
şimdi yineleyici çıkmaz sokaklardasın
öznesiz cümlelerin zamirlerinde takılıp labirentlerde gezinen.
_ yağmur iliklerimizde yürüdük kavga yeri tepeye
şiş ayaklarımı gizledim senden
ellerim yoktu / parmaklarımda
_ Saati gelmeden görünmüyor
hayatın derin yırtmacından alın yazısı
belki de bu nedenle nadiren görüyoruz
sonsuz döngüsünü yaşamın
Karanlık dalgaların uğultuları geliyordu sislerin içinden
ardından yaklaşan gemilerin ışıkları
ensesinde kızıl çizginin şeytani nefesiyle
ihanetleri doldurup şarjörlerine ölüm mağaralarından.
_ ey kam
kendi kayığımı kendim çekerek
dingin sulardan aşağı nehre
mavi ve yeşil çalkantılarla akıyor hayatım apak köpüklerde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!