bir rüzgâr eser,
kalan son kırıntıları da
savurur göğe doğru.
içinde bir ferahlık;
kanatların var sanırsın
omuz başlarında.
bir yanımız noksan kalır hep
tamamladık derken diğerini;
olamayız hiç dört başı mamur,
yeni bir dert alıreskisinin yerini.
gülmek yasaklıdır bize
şöyle, ağız dolusu.
bilmezdim senden önce,
tanımazdım
içimde yıllardır
saklanan kuşu.
sayende duydum kanat seslerini.
seninle uçmayı belledi
binen gidiyor bu sandala.
binen gidiyor,
geri dönmüyor.
hâlâ görmüyor,
hâlâ anlamıyorsun.
bir gün
Bir de bakmışız ki
Gitmiş elden gençlik.
Yitmiş o gencecik yıllar.
Geride yırtık pırtık,
Sararmış anılar, eski sevdalar
Artık bayramlarda
Yeni pabuçlar giyemesem de,
Her arife gecesi,
Yastık altındaki
O gıcır kunduralarım
Gelir aklıma.
akşam geceye dönmüş,
evlerine çekilmiş insanlar.
yanıyor pencerelerde ışıklar;
sıcağı vurmuş sokağa.
insanlar, pencerelerin ardında,
ışıkların altında...
Korlar düşer yüreğine
Dönersin çöle.
Atarsın kendini yardan
Çok derinlere.
Ama yok faydası artık,
Gitti, nafile!
madem son bulacak rüya
gittiği yere kadar, yaşa.
keşkelerle tüketmektense ömrü
yaptım demek daha evlâ.
sancılıydı şafak gündoğumunda
uyku sersemiydi henüz kuşlar.
ve kursaklarına
bir lokma inmemişti daha...
duman altı odamın
açıp penceresini sessizce,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!