karartıp da yüzünü
dalma öyle derinlere.
hiç bir zaman yakışmıyor
hüzün, gül yüzüne.
ne dağlar aştık biz,
ne denizler geçtik el ele...
Gölgelenmesin gül yüzün,
Sen üzülme gülüm.
Kıyamam
Gözünden akacak yaşlara.
Kıyamam
Göz yaşıyla ıslanacak yanaklarına.
esti deli rüzgâr,
savurdu küllerimi;
kora döndü
sönen ateşim yeniden.
hani unutmuştum ya..
gömmüştüm en derine seni.
şimdi ben sana
ne diyeyim?
böyle, damdan düşer gibi
çekip gideceğini
nereden bileyim?
verip hükmünü çoktan
deli bir rüzgâr
karıştırdı ortalığı.
fırtına kopuyor içimde.
küllenmiş ateşimi harladı
yangın yeri yüreğim
yeniden.
uzaklardan çınlayan bir ses,
siyah-beyaz bir filmin
sessiz karelerinden biri,
ya da sararmış bir resim...
hiç bir farkın kalmamış
onlardan seninde;
hani böyle,
yok gibisin ya varken...
ölüyorum ağırdan,
o halini seyre dalarken.
sanıyorum ki
benimleyken yalnız,
Birer tohumduk biz.
Savrulduk bir gün
Hoyrat rüzgârlarla hepimiz.
Kimilerimiz
Bereketli ovalara düştük,
Kimilerimiz
bazı bazı çınlar kulağımda
giden sevgilinin şuh sesi.
aklıma düşer de gözleri,
hülyalara salıverir beni.
kim bilir nerelerdedir şimdi?
kim bilir kiminledir;
en umulmadık zamanlarda,
hep tedbirsiz anlarda
çıkar karşıma
acımasız yargıcım.
onlarca kez kalem kırar
kılı bile kıpırdamadan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!