Kaldırım taşına yalın ayak basmak kadar
Yaralı ayaklarla tuzlu yollarda yürümek
Kadın yüzlü yangınlara düşmek kadar
Tattırdın bana bir acı bende derman kalmadı
Soğuk gecelerde bir garibin ekmeği
Söyleyin gözlerim,
Vazgeçebilir misiniz bu güzelliklerden?
Terk edebilir misiniz bu deryaları?
Bırakabilir misiniz İstanbul’u?
Bırakamıyorsan eğer.
Elbet bir nedeni var.
Geçen günleri ellerinle durduramazsın.
Yaptığın hataları düzeltemezsin ki .
Geçmişin kapısını kapattı mı bir kere
Açmaya çilingir gelse gene açamaz.
Koşmakla zamana yetişemezsin ki.
Sevdam yol kenarlarında,
Yıkılmış ve dökülmüş bir duvar misali
Bakıyor çare, çare
Bir yanında İstanbul
Bir yanında ben varım.
Gelmeyeli yıllar oldu bu sokağa,
Aynı tanıdık sahlepçinin sesi,
Aynı tanıdık yoğurtçunun çan sesi,
Sesler geliyor kulaklarıma.
Görmeyeli yıllar oldu bu mahalleyi,
Çığlık Oldu Sesimde
Yükseldi Yerden Göğe
İner Sandım Bekledim
Gelen Dönen Olmadı
Buz Kütleleri Eridi
Bir zaman oldu epeyce bir zaman
İnsanları ve dünyayı görmeyeli
Eskiden bir hoştu bir yakındı insanlar
Çıktım baktım dünyaya insanlar çok küçülmüş.
Tanıyamadım bile insanları, yabancılaşmışlar
Haydi kalk uyan, zamanı geldi
Hazırlan, boş vermişlik geride kaldı
Kaçış yok, yaptıkların yeter bana
Son nokta bugün konmalı artık.
Bugün duruşma günü, hesap günü
Düşmüşüm peşine sevdanın,
Soruyorum seni ağaçlara,
Yuvasız Kuşlara,
Senden bir nefes arıyorum.
Seni soruyorum,
Seni sevmemdeki nedenleri sordum bugün kendime.
Belki geç kalınmış bir soru
Ama yinede sordum işte.
Seni bana bağlayan neydi sordum bugün.
Aynaya benzettim seni.
Beni bana yansıtan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!