Bu göz neler gördü neler,
Ne aptal ne divâneler.
Kalkmazsa eğer perdeler;
Anlaşılmaz, hediyeler!
Emânettir bu can bize,
Ukbâdan benliğimize...
Aşkın kadar konuşur tümcelerin lisânın;
Edebin hudûdu var, aşkın kadar insansın!
Ey kokuyu inkar eden;
senin burnun tıkalı...
Bu aşkın kokusudur;
muhabbetle almalı...
Hissetmiyorsan bil ki;
ruhun acı içinde,
Aklımın Aklımın bir ucunda hâlâ
Oynadığım yazı turalar.
Beyaz teyze izin verince,
Armut ağacını dalmalar.
Bir yanda gülümsemelerim,
Ağlayışım ve kunduralar.
Akrep-yelkovan akarken, cesedine düşman olmuş,
Hem köşe hem de bucağın, dertlerin seyriyle dolmuş;
Dün ektiğin çiçek bile, bak daha bugünden solmuş,
Kapkaranlık bir sitem var; meğer ne karmaşık yolmuş.
Belli ki, seneler seni çok hırpalamış ve yormuş;
Ah bir gidebilsem Kars'a;
Ne dert kalır ne de tasa.
Yâr dediğim beni salsa;
Bıraksa da gitsem Kars'a...
Çeçil peynir kaşarına,
Doğrulara bakmadan, düşünmeden haykıran,
Ahmâk olan odur ki; beyhûde kalpler kıran...
Akıl öyle yüce bir nimettir ki, değeri hataların çokluğunda anlaşılır...
Anladım, çok zormuş nefse hâkim olabilmek;
Nefse hâkim olanlar, iki cihanda melek...
Anladım ki; kötülere yapılan iyilik; kötülük, iyilere yapılan iyilik; iyilikmiş...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!