Söz vermiştim anneme,
Ninnisine başka güfte eklemeyecektim.
Kovmayacaktım danaları,yeşil bostanımızdan.
Süt içecektim ak döşündeki gül kokulu bahardan.
Yarıp çıkacaktım tenhasında geceyi.
Kara patiskalara ak bulaştıracaktım göz yaşlarımla.
Sadece seni sarmak adına, uzanan ellerin.
Boşlukta savaşına şahit olurken gözlerim.
Ve tırpanlanan geceye yoldaş olurken bedenim.
Ve ne kadar varsa işte, duraksız ve kafiyesiz,
Ve tüm duygularım, yürek közümde kalınca yanık,
Yağmadan arta kalmış tüm vezinlerime küskünüm artık!
En hüzünbaz anında yüreğimin,
Yedi damla yaş düştü gözlerimden.
Ve kapayıp gözlerimi,
Buhranların mateminde,
Kaldım firarlara gebe.
Serap olup ta düşmek var mıydı? çöllere.
Omuzun da ağırlığı, o kutsal davanın,
Eğdirirsen, yaşama; başını şanlı bayrağın...
Sana emanet kaldı; ecdadın vatan,
Fatih’in yaşındasın,imanındır kalkan...
Bu ilk ıslanışım değildi,gözlerinde oğul.
Ve ilk yıkılışım değildi.
Fason bir bulutun,
Ardına saklanmıştı göz kapaklarım.
Demirden parmaklığı andırıyordu kirpiklerim
Neydi acep böyle oğul,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!