Emre Seher Şiirleri - Şair Emre Seher

0

TAKİPÇİ

Emre Seher

Özledim be kardeşim,
Soğuk kış gecelerinde sobanın dibinde oturduğum günleri,annemin pazardan aldığı kestaneleri teker,teker sobanın üstünde pişirmeyi özledim be kardeşim. Babamla sobanın üstünde demleyip içtiğimiz çayı,akşamları oğlum gel bi tavla atalım demesini,ablamın bizi mutlu şekilde izlemesini özledim be. Abimin ben sana böylemi öğrettim demesi,annemim karışmayın benim oğluma o daha küçük ne anlar tavladan demesini özledim be. Ardından ailecek izlediğimiz; Deli Yürek dizisini özledim be kardeşim. Herkes mutluydu o dizide be kardeşim,insanlar gerçek seviyordu birbirini,böyle saçma sapan aşk muhabbetleri yoktu be,ne günlerdi çocukluğumuz. Sonra hep beraber futbol maçı yapardık mahallede,arada bi kaçamak yapar. Esma teyzenin kayısı ağacına hücum ederdik,susadığımızda ise eve gitmek yerine koşarak camiden kana,kana su içerdik,Çok güzeldi be çocukluğumuz. Hiç bi dost birbirini satmıyordu,herkes kardeş içinde yaşıyordu,herkes abi,abla gibiydi. Biz dedelerimizin bize anlattığı masallarla büyüdük,nenelerimizin tekerlemeleri ile çocukluk geçirdik,büyüklerimizi sayar,küçüklerimizi severdik. Bizim küçüklüğümüz güzeldi bilader; tasolar vardı, misketler vardı, bilyalar vardı yardırırdık yokuştan aşşağı arkamızdan komşular ayakkabı falan atardı, milletin bahçesine dalardık teki bağırırdı hep ağaca dalan var diye kaçardık hemen ordan, sporcu kartları vardı tamamlayınca hediye alıyorduk, sabahtan akşama kadar dışarda top oynardık, yukarı mahalle aşşağı mahalle vardı yukarı mahalle hep düşmandı bize, birbirimizle hic geçinemezdik mahalle maçları yapardık hep mevzu cıkardı. Şimdikiler öyle mi? ; 14 yaşında cocuk gelmiş sanalda uyuşturucu muhabbeti yapıyor, 14 yaşındaki kızın ağzında şeker olması lazımken başka neyse küfür etmeyeceğim. Biz annemize ' lan ' diyemezken millet birbirinin annesine sövüyor hoşlarına gidiyor, Adamsınız ya. Neyse uzun lafın kısası bizim çocukluğumuzdan eser yok şimdiki nesilde.
Ve sonrası;
Her fırsatta gözlerimizi de katarak doyasıya gülerken şimdi sadece dudaklarımızla ve belli belirsiz güler olduk. Hele ki sevinmek bizim için zorların zoru bir iş olup çıkıverdi. Ne bir kelebeğin ardından koşmaktan zevk alıyorduk artık, ne de yeni bir ayakkabıya sahip olmaktan. Biz büyüdükçe hayallerimiz küçüldü. Önceden birkaç kurşun askerle dünyayı kurtarırdık. Şimdi ise düştüğümüz çukurdan kendimizi kurtaramıyoruz. İnsan yaşadıkça hayat değişebilir. Farz edin ki şu an çocukluğunuz dikilip karşınıza sizden hesap soruyor.Ne yaparsınız? Karşısında durup ona cevap mı verisiniz yoksa arkanıza bakmadan kaçıp gidermisiniz? Hele bir de hayallerinizden söz açmaya başlarsa, onun hayal gücünün enginliğini en iyi bilen olarak hiç sıkılmadan rahatça anlatabilecek misiniz her geçen gün kısırlaşan hayallerinizi? Hep söylüyorum sizlere,bizler büyüyoruz ama hayallerimiz küçülüyor. Zordur çocukluğu özlemek. Çünkü her özlemin içinde bir umut olur gerçekleşmesi, geri gelmesine dair. Fakat çocukluk için yoktur böyle birşey, imkansızdır. Gene de siz delicesine özlersiniz çocukluğu. Annenizden alacağınız para ile hangi çikolatayı alacağınız, pembe boya bittiği zaman filleri hangi renkle boyayacağınız, doğum gününüzde size hangi hediye geleceği, 3-c deki Ayşenin kırmızı tokaları endişelendiğiniz, endişeleceğiniz en büyük problemlerdir.
Ve siz de şikayet edersiniz ve dua edersiniz bir an önce büyüyeyim diye. Yaşınızı büyük gösterir buçuklu sayılar söylersiniz. Bir an önce büyümektir tek derdiniz. Yıllar geçer. gittikçe hayatınızda değişiklikler olmaya başlar. Artık sorunlarınız daha büyüktür. Gönül işleri, arkadaşlık ilişkileri, ilk kavganız, ilk ilişkiniz, dersler, üniversite derken bir bakarsınız ki çevrenizde kimse yoktur ve tek başınıza bir odada oturmaktasınızdır. Birden bir eksiklik duyarsınız içinizde, bir özlem. sebebini ararken yaşadıklarınız, size acı veren olaylar geçer gözünüzün önünden. Kalp acıları büyütmüştür sizi. Oysa küçükken aklınıza acı diyince gelen tek şey yere düştüğünüzde hissetiğiniz duygudur.. işte o an içinizde başka bir acı hissedersiniz. Bu acı imkansıza duyulan özlemdir. Bir anlamda da çocukluğu özlemektir. Ve bu satırları yazmaya başlarsınız işte.. İçiniz acıyarak.. Bir yaş daha büyüyerek..
Ve çocukluğumuza dair bir o kadar şeyler vardır hayatımızda. Küslük nedir bilmezdik. Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettiler bize. Ne her gördüğümüzü isterdik, ne de her istediğimiz olurdu. Ama bunalımlara girip çıkmazdık. Ertesi gün unuturduk. Bir giydiğini bir daha giymemek, önüne konan yemeği beğenmemek ne haddimize. Bunları sorgulayacak kadar zengin değildik. Hani bir kıyafetin miras gibi büyükten küçük kardeşe kaldığı günlerden bahsediyorum. Sökülenin atılmayıp dikildiği, yıprananların yamalarla saklandığı günler. İşte bu yüzden her anne iyi bir terzi ve her baba yenilerini alamadığı için içi biraz buruk olurdu. Ama modayı yinede takip ederdik biz. Mesela; ipten kemerlerimiz, çoraplardan eldivenlerimiz vardı. İşte bu yüzden ekmek ve emek bizim için nimettendir. Kaybetmemek için sıkı sarılırız ekmeğimize de, sevdiklerimize de. Ve dahası birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık. Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık. Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.Benim neyim varsa çocukluğumda yanımda bulunan kardeşlerimindi.

Devamını Oku
Emre Seher

Rakı demek;
Mezesi bol ortamda fiyasko gülüşlerini yarım bardak acıda gizleyememektir.
Ne kadar çok susarsan, o kadar çok anlatmak istersin.
Başaramadığın zaman ya kafan kalır masada, ya da kalbin.

Devamını Oku
Emre Seher

Şair ruhlu doğmadım ama senin kalbinde şiir olarak yaşayabilirim. Mısralar arasına gülüşünü sakladığım yazılarım var.
Okumaya tereddüt ettiğim.
Her okuyuşta anlam kazandıran bi nebze bizi hatırlatan besteler yazdım bize.
Okurken beraber güleriz diye.
Susarak değil ama bakarak anlaşabileceğimiz bir ortam olsun ikimize bir tebessüm içeren loş ışık, bir kahkaha attıracak seratoni fazla gelmez bu kalbe.
Bak ne diyor fısıldayan rüzgar sana;

Devamını Oku
Emre Seher

Sanki çocukluğumu kaybetmiş gibi, son vapuru kaçırmış gibi, tüm mal varlığımı kaybetmiş yapa yalnız kalmış sokağın başında gözleri yaşlı oturan çocuk gibi yorgun yıkılmış vaziyetteyim. Ellerim ayazı yemekten çatlamış ve hala titrek, gözlerim uykusuzluktan şişmiş, Üzerİmden bi asır geçmiş ve ben hala çocukluğumda olduğu gibi çaresiz bitmiş haldeyim...
Peki ya sen? Ne yapıyorsun. Kiminlesin kimlerle gezdin. Neler yaptınız. Okuyormusun bunları. Görünce için gidiyor mu? Bunların hepsi benim için yazılıyor diyormusun arkadaşlarına. Hatırlatıyor mu sana bu yazılar beni,yada gördüğün bi grubu,bi sayfayı begenmekten vazgeçiyormusun hemen.

Tabikide vazgeçiyorsun. Sen benim ömrüm kadar olan sevgiden vazgeçmiş birisin bunlar ne ki senin için? Sen zaten gelmeden gitmeyi, sevmeden sevdirmeyi, ölmeden öldürmeyi çok iyi bilirsin.. bu yazılanlar, yaşattıkların ne ki senin için?

Ellerim titriyor yine,gözlerim buharlaşıyor. Her yer karanlık,gece neden bu kadar sessiz. Hayır! Senin yokluğundan değil bunlar. Ve ben kime konuştuğumu bilmiyorum. Kim bana cevap veriyor. Kulaklarımdaki bu ses. Ne oluyor. Duvarlar benimle konuşuyor sanki, göğsüm daralıyor,nefesim kesiliyor. Nedir bu çaresizlik.

Devamını Oku
Emre Seher

Sefaletin soğukluğuyla dost olduk.
Tutacağımız hiç bir el ısıtmayacak geçmişimizi.


(17 Nisan 2016, 00:11)

Devamını Oku
Emre Seher

Bazen hayat futbol maratonu gibidir.
Başrolde sen oynarsın ama, kararları hep başkası verir.
'Biz' olacak hayallere ofsayt dedik.
Ayrılık maçın kader anındaki son dakika penaltısı.
O ne frikik öyle be, 90 çakılacak pozisyondasın.
Baraja hiç gerek duymuyorsun.

Devamını Oku
Emre Seher

ikimize bir Sezen Aksu şarkısı, iki duble rakı bir de gözlerin yeter. Ondan sonra şiir diye seni okumazsam, o da benim ayıbım olsun.

Devamını Oku
Emre Seher

Sensizliğime dayanırımda,
Sen ve o ''Siz'' olunca dayanamam işte.

Devamını Oku
Emre Seher

Sonra işte,

Bu gece dahada bişe yazasım gelmedi.
sen gelmeyince benimde yazasım gelmiyor işte.
Ben isterdim ki? Biz için yazayım.

Devamını Oku
Emre Seher

Tam adına şiir yazacaktım ki;
Gözlerini tarif edemedim kalemime.

Devamını Oku