Önceleri ben ağlardım,
Beni ruh gibi saran sensizlikle.
Ağlardım çaresiz yokluğunda,
Tebessümler tutsak kalmıştı yalnızlığımda.
Ah o anlamsız inatların!
Çok ağır gelmişti, çocukluk çağımda.
Her şey silinse,
En baştan başlasak.
Tesadüfen yol kenarında çarpışsak,
Gönülleri ısıtıp tanışsak,
Kalpleri bir edip hayatı paylaşsak,
Güzel anılar biriktirsek,
Dünyayı semer edip vurdun sırtına,
Malın mülkün taç edip koydun başına,
Helal haram demeyip kattın aşına,
Benim deyip girdin kul hakkına,
Har vurup harman savurdun,
Güvendin gençlik yaşına,
Yokluğunda,
Hasret figan ile çöktü,
Düşlerim durmaz oldu,
Seher geceyi bırakıp gündüzün sırtına üşüştü.
Bekleyişim büyük bir yük oldu,
Ne yapıyorum ben?
Ne yaptırıyor bana içimdeki sen?
O gün olurdun, bugünlerde yasaksın bana,
Tüm güzelliklerine rağmen günahsın bana.
Nasıl bir kara sevdadır bilmem,
Dünya bir âlem,
Âlemler de var, sahibi Rahman.
Dünya bir divan,
Yargıları da var; kitabı, Kur’an.
Kendince gidiyorsun benden, koşar adımlarla,
Arada arkanı dönüyor, yine gidiyorsun sitemli haykırışlarla,
Sen daima kayayı parçalayan balyoz tavrıyla,
Dili olmayan sağır edasıyla,
Geçiyorsun önümden en bedbaht, abis bakışlarınla.
Sebepsiz sevdim seni,
Herkes karşılık beklerken karşılıksız sevdim seni.
Bazen gülüşlerimde güzel bir şiir oldun,
Bazen de sesinde güzel bir aşk buldum,
Yanımdayken gözlerine bakıp hayat soludum,
Ben seni dünya gözüyle sevmiştim,
Güzellikler içinde kusursuz diye nitelemiştim,
Ne Ferhat’ı ne Kerem’i ne de Mecnun’u anlamamışım,
Ben, halt etmiş dünya gözüne aldanmışım.
Yaratan ne güzel gözler vermiş!
Hayat akar, nefes alır can,
Olmayınca canan, boşuna yaşar insan.
Sebepsiz, neden olsun ki kalpte heyecan?
Sığınmayınca can verene, diriyken ölüdür insan.
Verilenlerden hiç memnun kalmaz nefsin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!