Ne de güzeldi senin atölyendeki çıraklık günlerim
Ve alet çantamın sen bölümüne
Bir demet gül bırakarak gidiyorum
Yüzümde nur ve öyle mahrur
Ne de güzeldi zamanında zaman
İçerim yine bugün ya tutamam da gizlerim seni
Kan torbası ölüm pek az görüş mesafesi
Duyulur gidiş göz göre göre ses keser sesi
Bileklerinden akarken düşer akla zehirli mevsimler
Bir umuttu,unuttum ve unuttuklarım nicedir
Ufuklar,uğultulu karanlık
Kızarandır gözlerim
Kızgın demirlerle dağlanan
Şafaklar, uykulu hazanlık
Sararandır bedenim
Dargın,kalplerde unutulan
Ölürsem bir gün
Bana gelip ziyaret et
Tabutum normalden biraz daha ağırsa
Aklıma takılan bir sorudandır
En son bana ne zaman güldüğün?
Ben bu değilim
Değiştim...
Yüzünde ki soğukluk üşütüyor ciğerimi
Har vurup harman savurdum sevdamı sana
Kıskanmadım zerresini
Gözlerinde beni doğurduğun her gün için
Şükranlar sunarım gökyüzüne
Ve bilinmemesi için çabaladığım güzelliğini
Yeniden fark etmenin bahtiyarlığı kavurur içimi...
Bir daha kal demeyeceğimi biliyorsun sana
Bir iskelenin suratına
Vapurumun denizden getirdiği tokatı çarpınca
Anlayabildim büyüdüğümü
Hanginiz denizci dedikleri zaman
İşaret parmağını şimşek gibi kaldırandım ben
Yol kenarlarında başının ucunda damlacıklarla
Yeni bir güne mutlu uyanmayı bekleyen
Papatya gibisin...
Islak toprak gibi kokuyorsun
Ceketinin çamuruna bakmadım hiç
Her sevda vedaya uğrar bir gün
Bilmezsin sor ayrılığı
Bir şişe rakıya ümit bağlamak
Başlatır sana olan dargınlığı
Ziyadesiyle üzgünüm
Hava şiir yazmam için zorluyor elimi
Mısralarının ilk ve sonu seninle biten
Mahkum ediyor rüzgar kokunu kağıda
Sen gülme;
Gülünce çirkinsin huysuz ve tatlı kadın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!