Ellerine çok yakmışsındır Kına
Düğün dernek hep El'e
Aynadadır yüreğin Seninde
El alem güler Kinayece
Dostluk sende İncedir
Al satırları işle Nakkaşane...
bu sabahın heybetiyle savruldum sokaklara,
rüyamın izleri yazılı suratımda,
çırılçıplak günün ayazında,
yağmur damlacıkları kudurttu sevdamı
harbiden...
yıkık dökük mekanlardaki boğulmuşluklarım,
harbiden de gelirim hemde dönmemecesine bu gece
dut yaprağı gibi titreyen yüreğimle
ışıklar sönmeden değil yanmadan gelirim
kızıl güneşim ufuktan kaybolmadan
menekşe kokularını yitirmeden burada
nefesimi çekip vermeden gelirim
Halil çavuşu bekleyen kurufasulye,
Parmakları donmaya yüztutan murtaza emmi,
Yün yerine mermileri büken münise bacı,
Dünyaya ders olsun 18 mart acısı...
izini sildiğim hüzünlerimi gönderdim
cüceler ülkesine cadılara inat...
yeni sevinçlerimi serptim yüreğime,
saklı küçüğümün acılarına inat...
ey mezar!
ne dahiler barındırırsın,
ne sevdalar sinende.
ne kötüleri titretmişindir sen.
ey mezar!
Yüreğimin mazgalından kan damlar
Kangren olmuş damarlarım
Sensizliğe ağlar…
Kahkahalarım hıçkırığımda boğulur,
Kızıl güneşe dönmüş gözlerim
Zaman Fukarası ömrüm,
Bir eylül'ü daha tükettin.
Adamlık yolunda dirsek çürüttüm,
Beynimdeki nasırla rampa çıktım,
Sırf yürek sesimi dinlemek için...
ne aradığımı bir bilsen,
zehir zemberek yaşanmışlığın gölgesinde
ne?
beş para etmeyen insan silüetleri arasında
ne?
mezar taşları arasında selvi gölgesinde
sancılar,
_______doğurgan...
rüyalar,
_______ateşten...
hayaller,
_______gümüşten...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!