Bülbül ile gül aynı kafeste,
Bakmaz isek solar aheste,
Dilleniriz dostlar gelince,
Kuru insan ya odun, ya kereste…
Öter kuşlar her seherde,
Ayrılıkla kavgam var bu gece,
Kıskançlık nöbeti,
Derin soluklar,
Uzun adımlar,
Çöl kavruğu gibi bedenimde...
biliyorum terk etmeden bu alemi,
adım adım koşacağım menzilime
sabırla, sadakatle ve sorgusuz...
gülümseyecek şarkılar kulağıma,
kilometreler bir cetvele sığacak,
satırlarını özledim...
tek kelimen 'merhaba' da olsa...
içimde bir yerse satırların,
yokluğun ihanettir kalemine...
kelimelerin kan gözyaşı olur bedenime...
satırlarını özledim...
ince bir dal kırılgan,
dalda yaprakları ısırgan,
gözyaşları yağmur,
sevdaları yürek çalan
minnacık cadı yürek...
Dökülmüşse parmak uçlarımıza yürek kırıntılarımız,
Ne yürekler bir, nede parmak uçları...
Yazılmışsa kısa ömrümüzde satır satır kaderimiz,
Ne mısralar bir, nede hece sayıları...
taşlarına yazıldı güzellerin adları,
surlarında istanbulun.
ruhlarına kazıldı sevda masalları,
insanlarına istanbulun...
yaşamak varken canan'ı canda..
ısıtmaksa yüreklerimi koynumuzda,
boşuna yoketmek sevda tılsımını,
ölmeden saklı zamanda...
beni satırsız bırakma
tabutluklarda nefessiz misali
binikiyüzkilometre uzaktan
koynunda ibadetim ilahi...
barbar putlar ne bilir ibadetin kıymetini
ruhları kançanağı olmuş kulları,
kara tahtadan silinmez isimleri,
unuttum cehennem sıcağı sokakları...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!