*Şu sazın tellerine, assam kendimi.
Ağlasam inlesem, döksem yüreğimi.
Affeder mi beni, o zalim kader.
Unutsam sevmeyi, unutsam seni.
*Gül neylesin dolu vurmuş dalını
.../Tüm ayrılıklara inat
bekleyeceğim
ve seveceğim seni.
Unutmayacağım o ıslak gözlerini/...
Belki altında yürüyebileceğimiz
Zamanı geldi gülüm, veda ediyorum sana ve bu sonu gelmeyen amansız aşka. Şimdi arı misali dilediğin baharda, istediğin çiçeğe kon. Kurtuldun benden ve seni yoran bu sevgimden. Hoş zaten gitmiştin ya benden, unutmuşum işte affet ama sen bırakıp gitmiş olsan da beni, ben hep yüreğimde sakladım seni. Bak geldi çattı veda etme vakti, hoşçakal sevgili hoşçakal. Yüreğinde ki bana iyi bak, çünkü o bir daha sana aşkla bakmayacak...bakamayacak. Oysa ne güzeldi hayat seninle. Uzak şehirlerde uzak iklimlerde olsak da, aynı mevsimde çiçekkleniyordu dallarımız. Aynı havayı soluyorduk, aynı yıldıza uzanıyordu ellerimiz ve aynı duaya amin diyordu dillerimiz. Gidiyorum sevgili, kendimden ve dahi senden gidiyorum. Bir selamı bir merhabayı esirgediğin ben, kayboldum sensizlikte. Başaramadım sevgili, olmadı işte..olamadı. Tutunamadım yalnızlığıma. Gömemedim hıçkırıklarımı yüreğime. Dışarıda hayat akıp giderken, dirilirken nebatat, ben bir ot bile olamadım. Korktum nefesimde boğulmaktan. Sessizliğimde yok olmaktan. Belki de karanlığıa sığınmaktan, o dilsiz geceler boyunca aynı şiirleri okuyup, aynı türküleri mırıldanmaktan..korktum be sevgili..korktum işte! sen yoktun ya korktum aklımı kaçırmaktan. Şimdi bir enkazdan farkı kalmayan, düşlerimi de yanıma alıp gidiyorum buralardan.
Hoşçakal sevgili..hoşçakal.
Gönlümü geceye gelin ettim
Ala bulanmış duvağıyla
Bir dağdan bir dağa güvercin uçurdum
Yedi tepe ben sana çoktan küstüm
Dilin söylediğini yürek inkar eder
Bilmezmisin ki bu can
Bu bedenden senin için firar eder
Gerçekte yoksun.
Hayalini kurmak ise yasak.
Hani..olmaz ya
Ara sıra da olsa
Rüyalarıma gelsen diyorum.
Beni öpsen
Bir yumruk gibi düğümlendin boğazımda
Tıkandım kaldım öylece
Ne gözyaşım akabildi
Ne gıkım çıktı sustum
Sustum ve bekledim yalnızca.
Kocaman bir dağ gibiydi yüreği.
Dışardan bakıldığında..
Görebilirdin gözlerindeki heybeti.
Ağzını her açtığında..
Yer yerinden oynardı..
Sen doğmamıştın henüz
Babana bir müjde gibi vermiştim adını
İstiyordum seni Heval/im istiyordum seni.
Kurutulmuş umutlarımın Filiz/i olacaktın
Bir gülüş gibi yüzümde..
Geceler ayaz, ayaz düşlerim.
Söyle, hangi girdapta unutuldun
Hatırlanması imkansız gülüşlerim.
Hançer-i zehrin değer de,
Yaralar açılır gül sinemde.
Ne zaman kör olduk
Ne zaman sağır!
Bilmezmi ki İnsan'lık
Sırtımızdaki yük ağır
Çağır dostunu
Düşmanını çağır...
Gündemi ve "insanı" meşgul eden tüm kirliliğe, nefret ve ayrıştırma diline rağmen, "ağız tadıyla" iyi bayramlar dilerim...
Saygı, sevgi ve muhabbetle...
Mustafa Bay
Daha güvenli, daha huzurlu, daha "insancıl" yarınlar dileği ile..
Anneler Gününüz kutlu olsun...