Mis gibi toprak kokuyor
Duyuyor musun can?
Kim bilir hangi sevgili kuluna Yaradan'ın
Süslüyor kendini; görüyor musun can?
Ne zaman yağmur yağsa
İlk sarhoşluğum
'Adagio'dan mıydı senden mi
Yoksa kadehteki
İlk dansı düşüncelerimin
Kahkalar arasındaki hıçkırıklarım
Bebekten miydi hüznümden mi
Yarın
Gine sabah olacak.
En sevdiğim şey
Kahvaltı.
Bir bardak çay,
Yanında bir iki lokma derken
Her gecenin o ıssız saatinde
Bırakıyorum kendimi
Melek gibi...
Gülümsüyorum, bekliyorum
Yakın olsa idi İsfahan
Orada bulurdum seni! ..
Adından mıydı bilmem
Ağabeyin Salih'e hiç benzemezdin.
Yaramaz az kalırdı yanında
Bilmem sen çocukluğun hangi haliydin?
Sokağımızdan geçemezdi hiç bir kadın
Ne zaman geçmeye kalksa Perihan ile Selime abla
Benim olan saatler var
İstanbul'un kurtulduğu günde
Benim olmayan şeyler var yüreğimde
Zindanlar üstüme üstüme
Prangalar vurulmuş beynime
Koskoca İstanbul kurtuluşa ermiş te
Yüreğim mabedin olmuş
İçimde eriyen mumların tiz sesi.
Bir rüzgâr sanki söndürür alevi
Bir şarkı ile hatırlar her şeyi
O mumların cılız ateşi.
Sonra erir yüreğim mumlara eş.
Henüz çok küçüktüm
Çocuk denecek yaşta.
Bırakıp gittin beni
Sarılmaz acılarda.
Kimsenin veremeyeceği
Sıcaklıktın sen bana.
Gün güne dönünce
Vakit tükendi
Sandı adam.
Dönen gün, güne erince
Güldü adam.
Umutlar çiğ olmuş yapraklarda
Gine saklandı duygularım anlara..
Anlar yakaladı;
- Niye yürek ağlamada?
Kabul etmiş yürek, beden
Ruh bunun isyanında.
Çıkın desem de
kalbiniz huzur dolsun...
Emine Ersin!
O
Benim
Canım! ! !
Kucakladım abla kardeş dualarla..
Sevgim saygımla.
Sabiha Rana